Ulak Haberleşme A.Ş. Genel Müdürü Metin Balcı İle Söyleşi



Ulak Haberleşme A.Ş. Genel Müdürü Metin Balcı İle Söyleşi

İletişim teknolojilerinin geleceğine şekil verecek küresel bir kurum olma politikaları ile yoluna devam eden ULAK HABERLEŞME Genel Müdürü Dr. Ali Metin BALCI ile Türkiye’de bilişim sektörünün durumu, devletimizin kalkınmasında IT ve Telekomünikasyon sektörünün yeri ve bilhassa bilgi güvenliği alanında bilinmesi gerekenler ve çözüm önerileri hususunda ülkemizin dünü, bugünü,  ve geleceği adına yapılması gerekenleri konuştuk.

CyberMag: Öncelikle dünyada ve Türkiye’de bilişim sektörünün bugünü ve geleceği hakkında neler söylemek istersiniz?  

Metin BALCI:

Dünyada ve Türkiye’de bilişim sektörünü hayatın her alanı için artık vazgeçilmez bir unsur, olmazsa olmaz şeklinde tanımlasak yanlış olmaz diye düşünüyorum. Bugün eğitimden, sağlığa, ticarete ve ülke güvenliğine kadar her türlü alanda bilişim sektörü öne çıkmış ve vazgeçilmez bir unsur olarak hayatımızdaki yerini almıştır. Gelecek için giderek artan bir önemde hayatın her alanında olmanın ötesinde endüstrinin her alanında dayerini alacaktır. İnsan hayatında ve insan hayatına dokunan Makine, otomotiv, ulaşım, sağlıkgibi ana sektörler için bilişim, hayatın odak noktasında olacak, bu sektörlerdeki her şey otonom ve uzaktan kontrol ile yönetilebilen birer bilgisayar olacaktır.

Bu konuda ön plana çıkan diğer bir konu ise özellikle bilişim ve iletişim altyapılarının özellikle 4G’den itibaren yakınlaşmasıdır. Bu da gerek altyapıda gerekse uygulama alanlarında bütünleşik, entegre çözümlerin geliştirilebilmesine imkan sağlamaktadır.

Dikkat çekici diğer bir konu ise, iletişim ve bilişim altyapılarının ve daha da genel anlamda bu kapsamdaki çözümlerin, her geçen gün daha da fazla akıl içermesi, otonom hale gelmesi,  yapay zeka, makine öğrenmesi gibi yetenekler ile geliştirilebilmesi ve esnek, yönetilebilir bir yapıya sahip olmalarıdır.

Bu özelliklerin süratli ve kontrol edilebilir bir şekilde geliştirilebilmesi için bulut tabanlı, yazılım tanımlı ve sanallaştırma teknolojileri ön plana çıkmaktadır. Elbette, artan iletişim ve bilişim ihtiyaçları, bu ihtiyaçların hayatımızın her alanında yer aldığı gibi, ekonomik ve teknolojik yaşantımızın da ayrılmaz bir parçası haline gelmesi, siber güvenlik konularını ön plana çıkartmakta.

Bugün gerek bilişim gerekse iletişim sektöründeki gelişmelere baktığımızda iki ana yol gözükmektedir. Bunları biri, altyapı çözümleri, diğeri ise uygulama katmanı çözümleri olarak isimlendirebiliriz. Altyapı çözümleri, ağırlıklı olarak nispeten daha büyük firmalar tarafından sağlanırken, gerçek anlamda ekonomik değeri fazla olan kısım olan uygulama katmanı çözümleri ise nispeten daha ufak ölçekte, daha inovatif firmalar tarafından geliştirilmektedir.

Dünya genelinde teknolojik gelişmeler artık çok rahat takip edilebilmektedir. Önemli olan bu teknolojilerin özümsenmesi ve kullanılabilir ürünlerin geliştirilebilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla tüm dünyada benzer teknolojilerin konuşuluyor olması hiç de yadırganacak bir durum değildir.

İletişim ve bilişim alanlarının, yüksek teknoloji barındırması, ekonomik değerlerinin son derece fazla olması ve diğer taraftan da siber güvenlik açısından da çok önemli olmaları nedeni ile her iki alanı da stratejik bir konuma yükseltmektedir. 

Diğer taraftan özellikle pandeminin de etkisi ile ülkeler özyeterliliklerini sorgulama ihtiyacını çok daha yakından hissetmişlerdir. Bu kapsamda ülkemizde de artık bilişim alanında milli imkanlar ile geliştirilmiş global düzeyde hizmet verebilecek iletişim ve bilişim çalışmaları hedeflenmektedir.

Bu kapsamda 4.5G ile başlayan yerli ve milli iletişim altyapı çalışmaları ile son dönemde ağırlık kazanan milli yapay zeka çalışmaları ve uygulamaları, milli siber güvenlik çalışmaları, yerli ve milli teknoloji ve ürün geliştirme hedefinin birbirini tamamlayan parçaları olarak görmemiz gerekmektedir.

Bu kapsamda dünyada teknolojik ve ekonomik bir yarış olduğunu artık herkes kabul ediyor. Türkiye olarak biz de bu yarışta yerimizi ön saflarda oluşturmak ve sürdürmek zorundayız. 

CyberMag: Siber güvenlik pazarının ve tehditlerin bugünkü durumu nedir? Bir siber savaşta neler tehdit altında?

Metin BALCI:Siber güvenlik alanında her ne kadar son zamanlarda uygulamalar ve bazı güvenlik fonksiyonları yerli olarak geliştirilse de halen büyük oranda yabancı bağımlılığı mevcuttur. Özellikle haberleşme sektöründe en kritik dataların aktığı, çok gizli olarak ifade edilen verilerin taşındığı haberleşme şebekesinde yerli payı yok denecek kadar azdır. Budurumun ülke güvenliği açısından kritik bir husus olduğu devletimizin üst kademelerince ve yöneticileri tarafından değerlendirilmiş, haberleşme alanında çalışmalara başlanılmış ve Ulak Haberleşme’nin kurulması SSB vizyonu ile gerçekleştirilmiştir. Günümüzde savunma sanayinde yerlilik oranında %70 yerliliği yakaladığımızdan övünçle bahsedilmesinin nedeni aslında olası bir savaş durumunda kendi kaynaklarımızla ayakta kalabilmek ve dış dünyaya rağmen bağımsız olarak mücadele edebilme özgürlüğüdür. Olası bir siber savaşta da durum bundan farklı olmayacak, sistemimizi ne kadar yerli bir haberleşme altyapısı ve siber güvenliği sağlanmış sistemlerle teçhiz edersek o kadar güçlü olduğumuz ortaya çıkacaktır.

Ulak Haberleşme olarak haberleşme altyapısında son zamanlarda gerçekleştirdiğimiz baz istasyonu, kamu güvenliği, SDN gibi çözümlerimizi sunarak birçok proje ile ülke güvenliği açısından da doğru yolda ilerliyoruz. Ulak 4.5G ve 5G radyo ve çekirdek şebeke projelerinde kendi yazılımlarımızı geliştirerek, güvenlikli hale getiriyoruz. Bu ürünlerimizin sahada da yaygınlaşması ile kapalı, dışarda geliştirilmiş tüm sistemlere göre, güvenlikli sistemlerimiz iletişimi sağlayacak. Yine ilerde oluşabilecek farklı güvenlik açıklarına müdahale konusunda ülke olarak, dışa bağımlı olmadan, kendi kaynaklarımızla müdahale edebilerek, hızlı davranabileceğiz. Geliştirdiğimiz yazılım tanımlı SD-WAN ürünü ile sadece bir kurumun network ihtiyaçlarını gidermekle kalmıyor, aynı zamanda geliştirilmiş yerli, açık kaynak ve yabancı ürünlerle entegre olarak müşteriye birçok çözümü SD-WAN çatısı altında sunuyoruz. Böylelikle pazarda yer alan bir çok siber güvenlik ürünü, MAYA SD-WAN ile müşterilere ulaşma imkanına sahip olacaktır.

5G ile beraber katlanacak olan veri trafiği kamusal ve bireysel kullanıcıların mahrem bilgilerini içerecektir. Veri arttıkça kişilerin profillerinin oluşturulması, bu profillere göre alışkanlıkların ve eğilimlerin belirlenmesi gibi birçok yapay zeka ve derinlemesine öğrenme tekniğiyleweb deneyimimize reklam, ürün yerleştirilecek ya da verilerimizden bize yönelik açık kişisel siber istihbarat oluşturulacaktır. Vatandaşımızın mahremiyetini korumak bu noktada önem kazanmaktadır. Bu veriyi taşıyacak olan 5G’yi milli yaparak istenmeyen sızıntıları engellemek, sistem üzerinde veri taşınırken kişisel veriyi anonimleştirmek ve veri hassasiyetine göre bu veriyi milli algoritmalarla kriptolayarak bilgi içeriğini gizlemek alınabilecek en önemli tedbirlerdir.  Tarla başkasının olduğu sürece ürün benim demek çok zordur. O açıdan haberleşmede altyapıdan başlayarak yerlileşme ve millileşme siber güvenliğin bir numaralı şartıdır.

Diğer taraftan artık günümüzde harp ortamları sadece harp meydanlarında yaşanmamakta, aksine hayatımızın her aşamasında yer bulan, ekonomi, finans, enerji, sağlık, tarım, ulaşım, iletişim ve sosyal toplum mühendisliği gibi ülkenin toplam harp etme gücünü doğrudan etkileyen siber ortamlarda tüm şiddeti ile baş göstermektedir.  Bu nedenle siber ortamımızı diğer bir deyişle siber vatanı, emin ellerde muhafaza etmeliyiz. Yerli ve milli çözümler ile, özelliklerini bildiğimiz çözümler ile ilerlememiz ve bu çözümlerimizi de her geçen gün geliştirmemiz gerekmektedir.

CyberMag: Devletimizin kalkınmasında bilişim sektörüne yapılacak yatırımların yeri ve önemi nedir? Endüstri 4.0 trenini kaçırmamak adına özel sektörün ve devletimizin alması gereken sorumluluklar nelerdir?

Metin BALCI:Kamu bilişim alanında yurtdışına harcanan tutar yıllık olarak 1 milyar dolar civarındadır. Özel sektörün haberleşme ihtiyacı ve yurtdışına ihraç edeceğiniz sistemleri işin içine kattığınızda, ülke kaynaklarının yurtdışına gitmemesi ve ihracattan kazanılacak değer ile devletin kalkınması kaçınılmaz olacaktır.

Endüstri 4.0’in özelinde ise genel tanımlarının ve konseptlerinin anlaşılmasının uygun olacağını düşünürken, bu tanım kapsamında yurtdışından dikte edilen çözümlerin bizim için uygun olmadığını, bunun yerine belirleyeceğimiz ihtiyaçların yine elimizdeki veya geliştireceğimiz yetenekler çerçevesinde karşılanmasının daha uygun bir çözüm olacağını değerlendirmekteyiz.

Türkiye elindeki yetenekler ile,  fabrikalarının ve üretim hatlarının otomasyonu ve bu otomasyonun üzerinde çalışacağı iletişim ve bilişim altyapılarını oluşturmak zorundadır.  Endüstri 4.0 adı altında dışarıdan dikte edilen anahtar teslim çözümlerin bizim teknolojik gelişimimize fayda sağlamayacağı gibi, uzun süreçte ve özellikle de siber savaş tehditi altında yaşadığımız şu günlerde doğru bir yaklaşım olmadığını değerlendirmekteyiz. 

Önümüzdeki yakın ve orta vadede, fabrikaların IoT özellikli bulut mimari ile  akıllı tesislere dönüşecekleri öngörülmektedir. Kullanıma girecek teknolojiler, insana ihtiyacı ortadan kaldırma endişesi yerine insani görevlerin işçilere fayda sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmasına imkân sağlayacak, insan zekâsı ve bilişsel hesaplama etkileşimi ile yeni hız ve mükemmellik seviyelerine ulaşılacağı çözümleri ön plana çıkartacaktır. Yapay zekâ geliştikçe ve fabrika robotları daha insan benzeri yetenekler aldıkça bilgisayarlar, robotlar ve insan işçileri arasındaki etkileşim daha verimli olacaktır

Ülkemizdeki fabrikaların durumları analiz edilerek üretim kapasitelerine göre bir verimlilik portföyü oluşturulmalıdır. Verimlilikleri artırılabilecek her fabrikanın teşviklerle desteklenmesi gerekmektedir. İhracat kabiliyeti yüksek firmalarda bu yöndeki geçiş bariz şekilde göze çarparken iç pazarda kısıtlı bir alana sahip fabrikalarımız geleneksel endüstriyel yapılarını korumaktadırlar. Ülkemizde yabancı ürünler ile gerçekleşecek endüstri4.0 geçişinden ziyade, öncelikle ve özellikle mevcut ve geliştirilebilir kendi yeteneklerimizin dikkate alındığı bir otomasyon seferberliği başlamalıdır. Daha sonra kendi imkanlarımız ile geliştireceğimiz çözümlerimiz ile sağlıklı, maliyet-etkin, sürdürülebilir ve belki de en önemlisi güvenilirbir teknolojik değişim sağlanabilecektir.

Özgün teknoloji geliştirme sürecinde devlet ve özel sektör birbirini destekler nitelikte çalışmak mecburiyetindedir.  Sektördeki ihtiyaçlar ve yetenekler bazında farklı işbirliği konfigürasyonları belirlemek mümkündür. Örneğin devlet altyapıda çalışırken, daha karlı, geri dönüşümü yüksek uygulamaları özel sektöre bırakabilir veya devlet-özel sektör işbirliği en başından tüm konularda başlatılabilir, veya devlet sadece destekleyici rolde kalırken, özel sektörün rekabet etmesi için gerekli şartların sağlanmasında yönlendirici olur. Tüm bu alternatiflerin kendilerine göre avanta/dezavantajları olacağı kesindir.  Ancak hedefin sürdürülebilir, maliyet-etkin ve ihtiyaca zamanında cevap verebilecek yerli ve milli çözümler üretilmesi olduğu dikkate alınarak, en akıllı yöntemin ortaya konulabileceği de bir gerçektir.

CyberMag: Son yıllarda internetin kullanımının artmasıyla birlikte ortaya çıkan IoT(Nesnelerin İnterneti) kavramı ve internete bağlı cihaz sayısının artışı; bir başka hayati husus olarak Bilgi Güvenliği konusunun önemini, yerel ve milli çözümlerin ülkemiz adına geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu bilgiler ışığında, Türkiye’deki Siber Güvenlik Sektörü’ nün durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Metin BALCI:İnternete bağlı cihazların sayısının inanılmaz derece de arttığını ve evden, işe kullanılacak her sistemin internete bağlı olduğunu düşünmek bile olayın ne kadar kritik olduğunu göz önüne sermektedir.  Ülke olarak teknoloji ile uyumlu bir şekilde, üretimimizi ve her alanda maliyet-etkinliğimizi artırmak için IOT sistemleri de dahil olmak üzere, genişleyen hızlı ve modern iletişim altyapısından istifade edilmesi en normal yoldur.    Ancak tüm bu sistemin ülke aleyhine kullanılabilecek olması ihtimali bu ilerlemeyi kendi ürünlerimiz ile gerçekleştirmenin ne kadar kritik olduğunu göstermektedir.  Türkiye’deki siber güvenlik sektörü bu alanda çok önemli bir yer tutmakta ve son zamanlarda yapılan çalışmalarla hem kamu hem de özel sektör bu alanda ciddi bir gelişme göstermektedir. Kamu kurumlarında yapılacak alımlarda haberleşme sistemlerinin yerli olmasının sağlanmasının böyle bir ortamda çok değerli olacağına inanıyorum.

CyberMag: Türkiye’de ki Ar-Ge ve inovasyon yaklaşımları ve politikaları göz önünde bulundurulduğunda, bu konuda yapılan düzenlemeler nelerdir? Ar-Ge destekleri ve teşviklerini yeterli buluyor musunuz? Metin Bey sizce yapılması gereken nelerdir?

Metin BALCI:Her geçen gün ARGE’ye verilen önem daha da iyi anlaşılıyor.  Bu da ARGE yatırımlarına ülke kaynakları ile orantılı olarak elbette yansıyor. ARGE çalışmalarının daha koordineli ve bütüncül olarak yapılması, sonuç odaklı olması gibi konularda ciddi gayretler var. Ancak henüz bu çalışmaların elle tutulur sonuçlarını alamadık diye değerlendiriyorum.

Her konuda olduğu gibi, konsantre bir şekilde amacına uygun çalışmalar yapma ihtiyacımız var. Eş zamanlı ve koordineli ARGE çalışmaları ile bir taraftan kısa sürede sonuç alınabilecek, katma değeri hemen gözükecek çalışmalar desteklenmeli, diğer taraftan da bu çalışmaları önümüzdeki orta ve uzun dönemlerde destekleyecek nitelikte, geri dönüşümü biraz daha uzun vadeli konularda ARGE çalışmalarına devam edilmelidir. Diğer önemli bir konu da elbette ARGE çalışmalarının çıktılarının ürünleştirilmesi ve ölüm vadisi sendromundan ARGE çalışmalarının kurtarılmasıdır. Teknolojik yarış, ekonomik savaş adını ne dersek diyelim, artık bu süreçte kazanımlarımızı koruyabilmek, artırabilmek için ülke olarak bizim kendimize özgü yöntemlerimizi uygulamaya koymak ve sebatla ilerlemek zorundayız. Büyük şirketler artık üç haneli milyon dolarları vererek şirket satın alıp, kendilerini teknoloji yarışında önde tutmaya gayret etmektedirler. Ülke olarak bu şekilde bir kaynağa sahip firma sayımız maalesef çok az. Ancak şurası bir gerçek ki, daha önce de ifade ettiğim üzere gerek kamuda gerek Telekom sektöründe yıllık bilişim ve iletişim yatırımları asgari birer milyar dolar civarında gerçekleşmekte.. Bu meblağı, koordineli bir şekilde ihtiyaç, ürün ve ARGE saç ayağında icrasını ve takibini sağlayabilirsek ancak derdimize bir nebze olsun derman bulma imkanı yakalarız.

CyberMag: Türkiye siber güvenlik alanında diğer ülkelere göre sizce ne durumda? Son dönemde Siber Güvenlik Kurulunun oluşturulması veya USOM ve SOME birimlerinin hayata geçirilmesi gibi birçok adım atıldı. Siz bu adımları yeterli buluyor musunuz? Rusya veya ABD gibi bu alanda sözü geçen bir ülke konumunda olmak için neler yapmamız gerekiyor?

Metin BALCI:Tabi ki bu birimlerin kurulması siber güvenliğin bir yerden yönetilmesi adına çok önemlidir. Diğer taraftan bu sürecin sonu olmayan bir süreç olduğunu ve dinamik bir yapıya sahip olduğunu da dikkate alırsak, aldığımız hiç tedbirin yeterli olmayacağını da başta kabul etmek zorundayız. Özellikle pandemi ile birlikte online ortama geçmiş bir çok işlem ve hizmet artarak devam etmiş ve haberleşmenin durmasının hayatın durması anlamına geldiği görülmüştür. Uzaktan çalışmaiş kültürünün değişmesi, devlet kurumlarına gitmeden online işlemlerin gerçekleştirilmesi, eğitim, sağlık,  vb bir çok alanda hizmetlerin devamı anlamına gelmektedir. Burada da önemli bir konu öne çıkmaktadır. Ülkelerin internet bağlantısını kesmeden hizmetlere devam edebilmesiiçin gerekirse kendi milli sistemleri ile kendi intranetini kurması, iyi bir kontrol sistemi ile bunları yönetmesi, yani hem online hizmete devam etmesi, hem de olası savaş durumlarında dışarıdan izole haberleşme sistemlerini ayakta tutabilmesidir.Ülkemizde siber güvenlik alanında yapılan çalışmalar umut vericidir ancak daha çok yol alınması kaçınılmazdır.

Bu konudaki ileri ülkeler, yüksek teknolojinin bir basamak ötesinde altyapılara sahip olup bu kapasiteyi daha teknoloji yayılmadan bünyelerine katmaktadırlar. Bazı teknolojilerinin ihracına o teknolojiyi tam kontrol etmeden izin vermemektedirler. Biz de mühendislik gücümüzün bir bölümünü özellikle yüksek teknolojiye ayırmalı ve kamu BT gücünü hasımlarımızın üstünde tutmaya çalışmalıyız. Bir taraftan dinlendiğimizi bilmeli ve verilerimizi korumalı, diğer taraftan bilginin sızmayacağı milli altyapılar kurarak USOM’a bağlantıları o özel yazılım tanımlı ağlardan yapmalıyız. Sanallaşmış, yazılımsallaştırılmış ve bulutlaştırılmış esnek servislerle yeni bir siber savunma politikası oluşturmalıyız.

Son olarak değinmek istediğim diğer bir konuda yeni hukuk kavramları; nesneler internete daha sıklıkla bağlanıp hem özel hayata  hem da kurumsal yapıya müdahil oldukça yeni bir tür hak ihlalleri kavramı oluşacaktır. İnsandan insana olmayan bu hak ihlalinde ortaya çıkacak insan nesne hukuğunun yavaş yavaş değerlendirilmesi gerekecektir. Nesneler basit sensörlerden çok, ne zaman çalışmaları gerektiğini bilen ve birbirleriyle iletişime geçerek daha fazla işe yarar veriyi toplayabilen akıllı nesneler olacaklardır. Bu akılda bazen ön görülemeyen sonuçlar doğurabilir. Ülke olarak bu tip konularadahazırlıklı olmamız önemlidir. Mahremiyeti önplana çıkaran neredeyse her tip sinyalin sistem dışına kriptolu şekilde çıktığı özel yazılım tanımlı ağlar konusunda ULAK dünya ile aynı seviyeye gelmiş durumdadır.Datanın güvenliği, iletişimde çalışma politikaları ve verilerinin bütünlüğünü sağlayacak konuları da içerecek şekilde ULAK Haberleşme olarak gerekli altyapıyı milli olarak kurmuş olmanın haklı gururunu yaşıyoruz.Yerel olarak belli bir noktaya getirip kurumların güvenin kazandığımızda aynı ürünü özellikle mahremiyeti sağlama yönündeki kabiliyetleriyle uluslarası arenada da oyuna sokabileceğimizi düşünüyoruz.

CyberMag: Bu bilgiler ışığında, siber güvenlikle ilgili strateji ve politikalar nasıl oluşturulmalı? Kısa, orta ve uzun vadede olumlu sonuçlar almak için özel sektör ve kamu nasıl bir yol izlemeli?

Metin BALCI:Siber Güvenliğin bir ülke güvenliği meselesi olduğu ve bu anlamda bunun tek merkezden yönetilmesininuygun olacağı, oluşturulacak kurul ve politikaların bir üst kurul oluşturularak biryapı üzerinden yani tek elden koordineli olarak takip edilmesi gerekmektedir.Aslında Siber Güvenlik Kümelenmesi bu kapsamda güzel bir örnek platform oluşturmuştur. Savunma Sanayi Başkanlığı, Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının koordineli olarak yürüttükleri bahse konu Kümelenme faaliyetleri hızlı adımlar ile Siber güvenlik alanında sonuç odaklı faaliyetleri gerçekleştirmektedir.

Tabii amaç sadece strateji ve politika oluşturmak olmamalı, bu süreçlerin takibi, kontrolü, gerektiği yerde, zamanda değiştirilmesi de bu sürecin ayrılmaz bir parçası olarak düşünülmelidir.  Stratejiler ve politika dokümanları, somut, sonuç odaklı faaliyet planları ile desteklenmeli ve sonuçlar ölçülmeli, ölçülen değerlere göre de kararlar gözden geçirilmelidir.

CyberMag: Bildiğiniz üzere siber güvenliği sağlamanın püf noktası güvenli, yerli ve milli yazılımlar kullanmak. Ancak ülkemizde kullanılan güvenlik yazılımların büyük çoğunluğu yabancı menşeli. Sizce kullandığımız yabancı menşeli güvenlik yazılımlarını bir an önce millileştirebilmemiz için üniversitelerimizin, özel şirketlerimizin ve devletimizin atması gereken adımlar nelerdir?

Metin BALCI:Aslında konunun en önemli ve hassas yeri burasıdır demek yanlış olmaz. Bugün yabancı kaynaklı sistem ve yazılımlar kurulduğunda belirli bir güvenlik testinden geçirilsebile, yapılacak bir yazılım güncellemesi yada yazılımda özellikle bırakılmış bir arka kapı ile art niyetli veri çalınmasına yol açılabilmektedir. Özellikle kamudan başlayarak oluşturulacak bir envanter çalışması ile en hassas verilerin taşındığı yerlerden başlayarak belirlenecek yol haritasına göre millileştirme konusunda ilerlenmelidir. Böylece yerli ürün alımını nasıl teşvik ederiz yaklaşımı ve uğraşısı yerine yerli ve milli ürünler kullanılmadığında neden yabancı ürün tercih edildiğinin sorgulanması noktasına gelinmelidir.

Bu süreçte ülke olarak şimdiye kadar yapılan çalışmalar ile belli bir teknolojik kazanım sağladığımızı görüyoruz.  Bu nedenle elimizdeki yetenekler ve ihtiyaçlarımızı dikkate alarak, kısa, orta ve uzun vadeli planlar ile ilerlemek, bu arada global marketi de hedeflemek zorundayız.

Bu planlar içinde aslında devletin, ufak ve büyük firmaların ve üniversitelerin ayrı ayrı görevlerini belirleme imkân ve ihtiyacı var.  Devlet ağırlıklı olarak planlayıcı ve destekleyici rolde olurken, özellikle ürünler olgunlaşmaya başladığı andan itibaren ürünün kullanımı en önemli destek haline gelebilmektedir. Diğer taraftan, geliştirilen bir ürünün gelişiminin devam edebilmesi için sahada kullanılması ve geri beslemeler ile kısa ve orta dönemde zenginleştirilmesi; üniversiteler ile yapılan çalışmalarda ise daha uzun dönemli özellik ve yeteneklerin hedeflenmesi esas alınmalıdır.  

Geldiğimiz aşamada bizim de ULAK haberleşme olarak yaşadığımız en önemli sıkıntılardan biri de ekosistemimizle birlikte geliştirdiğimiz ürünlerimizin kullanımının yaygınlaşmasıdır. Özellikle bu ürünler, altyapı, oyun değiştirici ürünler olduğunda yaygınlaşma süreci daha da zor olmaktadır.

CyberMag: Teknik tedbirleri destekleyecek diğer unsurlar nelerdir? Birey, şirket, kurum ve devlet özelinde konuşursak bu hususta neler yapılmalıdır ve nelere ihtiyaç vardır?

Metin BALCI:Teknik destekler ARGE çalışmasını belli bir teknolojik hazırlık aşamasına getiriyor. Bundan sonraki süreçte ARGE Çalışmasının ürünleşmesi, sahada çalıştırılabilir hale getirilmesi, belli oranda kullanıcı ortamına sokulması ve geri dönüşler ile yol haritasının zenginleştirilmesi, ürünün lokalde ve globalde yer edinmesi önemli süreçler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Burada en önemli konu, yumurta tavuk, tavuk yumurta şeklinde özetleyebileceğimiz, ürünün sahada kullanılabilecek ve global ürünler ile mukayese edilecek şekilde mükemmelliyet seviyesine ulaşabilmesi ve bu süreci geçerken firmanın ve/veya ürünün hayatta kalabilmesi ikilemidir. 

Bu kapsamda çok farklı yöntemler planlanabilir ve kayıt altına alınabilir. Tabii asıl olan bu yöntemlerin amacına uygun bir şekilde yönetilebilmesidir.

Ülkemizde yerli ve milli iletişim altyapılarının gerçekleştirilmesi için Bayrak Taşıyıcı rolünü ve sorumluluğunu üstlenen bir firma olarak ULAK Haberleşme, son iki yıldır, bu süreçlerin sıkıntısını ciddi anlamda yaşamakta. Bu süreç özellikle global üreticiler ile rekabetin başlangıç aşamalarında çok zorlu bir hal almaktadır. Bu süreçte tüm paydaşların, devlet, son kullanıcı ve üreticinin tam bir fikir ve doktrin birliği içinde hareket etmesinin şart olduğunu düşünüyoruz. Aksi takdirde amaçtan sapan, hedefe hizmet etmeyen süreçlerin ağırlık kazandığını görmek kaçınılmaz son olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu vesile ile çok detaya girmeden, gerek ULAK Baz istasyonlarımızın gerekse MAYA çözümlerimizin yaygınlaştırılması için tüm gücümüz ile çalıştığımızı ve bu kapsamda Ülkemizin geleceği için, çocuklarımızın kaderi için bu yaygınlaşma sürecini tüm ilgili paydaşların daha koordineli yürütmek zorunda olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. 

CyberMag: Fidye yazılımlarının artışı ve ATM’lere ve bankalara yönelik yapılan siber soygunlar internet yoluyla işlenen suçlarda ciddi bir artışın olduğunu gösteriyor. Sizce bu durumun sebepleri nelerdir? Siber suçların önüne geçebilmek için hem teknik hem de hukuki anlamda ne gibi düzenlemeler yapılmalıdır?

Metin BALCI:

Geniş band internetin yaygınlaşması daha fazla kullanıcının e-devlet, online alışveriş, sanal çalışma, sanal sosyalleşme gibi farklı alanlarda web’e bağlı olması ve bağlanma sürelerinin artması, güvenlik gereksinimlerini ve farkındalık ihtiyaçlarını, şirketler, kurumlar ve bireysel kullanıcılar seviyesinde arttırmaktadır. Kiralanabilen fidye yazılımları, dark-web gibi ortamlarda bunların elde edilebilmesi, fidye yazılım sayılarının ve atak sayılarının artmasına da yol açmaktadır. Çok faktörlü kimlik doğrulama, bilinen güvenlik açıklarının yamalar ve güncellemelerle kapatılması, düzenli yedekleme yapılması, ayrıcalıklı erişim politikaları, ağ segmentasyonu gibi teknik önlemleri almak bu durumlarla karşılaşmamak adına ihtiyaçtır. Hukuki boyut anlamında, hızla değişen ve farklılaşan tehditlere karşı, uygulamadaki sıkıntı ve sorunların sürekli gözetilerek, hukuki düzenlemelere hızlı gidilmesi gerekmektedir.

CyberMag: Özel bir şirketin yöneticisi olarak siber güvenlik sektörüne yönelik devlet desteğini yeterli görüyor musunuz? Bunun yanı sıra, geçtiğimiz günlerde kabul edilen “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi” tarafından hazırlanan Bilgi ve İletişim Güvenliği Rehberi’ne yönelik değerlendirmeleriniz nelerdir?

Metin BALCI:

İçinde bulunduğumuz çağın en kıymetli unsurlarından biri olan verinin korunması ve işlenip değere dönüştürülmesinin,ülkemizin öncelikli meseleleri arasında olduğunun hepimiz farkındayız. Veri güvenliğine yönelik yukarıda da bahsettiğim üzere ülkelerin sınırlarıkadar verilerini ve dijital altyapılarını da korumasıönemlidir. Bu nedenle TCCB Digital Dönüşüm Ofisinin bu çalışması zamanlama ve hedef kitlesi açısından son derece önemli ve yerinde bir çalışma olmuştur. Bu rehberdeki tavsiye edilen hususların uygulanmasının ülkemizi siber güvenlik alanında daha iyi yerlere getireceğimize inancımız tamdır.

Diğer taraftan teknoloji alanındaki her aşamada gelinen herhangi bir seviyeyi yeterli görmek, düşülebilecek en büyük hatadır diye değerlendiriyoruz.  Elbette yaptığımız, elimizde olan yetenek ve becerilerin, organizasyonların ve gayretlerin, belki de en önemlisi inancımızın kıymetini bileceğiz, güveneceğiz, ancak her zaman için daha iyi, daha etkini aramaktan vazgeçmeme liyiz. Bu kapsamda devletimizin siber güvenlik sektörüne verdiği destek konusunda sevindirici gelişmeler var. Örneğin 4-5 yıl önce yerli ve milli siber güvenlik denince herkes bir durup düşünüyor, acaba diyordu.. Bugün geldiğimiz noktada siber güvenlik konusu yerli ve milli çözümlerden ayırt edilemez bir duruma geldi.  Artık global ve milli çözümlerin peşindeyiz.. Diğer taraftan devletimizin ilgili kurumlarının da yönlendirmeleri ile kamu kurumları başta olmak üzere yerli ve milli çözümlerin yaygınlaşması her geçen gün artıyor. Bu iş bir kartopu gibi büyüyecek. Yeterki bizler bir taraftan koordinasyonumuzu ve odaklanmamızı, diğer taraftan ürün kalitemizi ve son olarak son kullanıcı ile aramızdaki irtibatı, inancı ve  güven ortamını sarsmadan ilerleyebilelim. Bu vesile ile  firmalarımızın bu ürünleşme sürecinde çok dikkatli ve haşhas bir denge ile yönetilmesi ve desteklenmesi ihtiyacını da bir kez daha dikkatlere sunmak istiyorum.  

CyberMag: Son dönemde yapılan araştırmalar sonucunda Türkiye’nin 15 bin siber güvenlik uzmanı açığı olduğu konuşuluyor. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Uzman açığının kapatılması için yapılması gerekenler sizce nelerdir? Üniversitelerin siber güvenlik noktasında üzerlerine düşen görevleri yaptığını düşünüyor musunuz? Lisans veya yüksek lisans programlarını içerik veya nicelik olarak yeterli midir?

Metin BALCI:Kalifiye ve yetkin işgücü endüstride her alanda olduğu gibi siber güvenlik alanında da kendini çok fazla hissettirmektedir. Bunun için bizim gibi üreticilerin bırakın üniversite öğrencilerine odaklanmayı, daha küçük yaş gruplarını kapsayacak eğitim ve faaliyetlereyönelmesi yerinde olacaktır. Tabi bunun gerçekleştirilmesi diğer taraftan kaynak ve imkân meselesidir. Hem üniversite hocalarımızın hem de sektör firmalarının elini daha fazla taşın altına koyarak istenilen istikamete ulaşılmasından başka seçenek bulunmamaktadır. Global üreticilerin sadece satış değil özellikle üniversite ve hatta ilgili lise kitlesini hedefleyen eğitim politikaları ile bilinirliliğini artırması, böylelikle herkes bildiğini alır mottosuyla ileri satış rakamlarına ulaşması gözönünde bulundurulması gereken bir gerçektir. Ulak Haberleşme olarak MAYA SD-WAN ve SD-DC ürünlerimiz ile çok büyük bir kitleye ulaşmak amacıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yürütülen 1 milyon istihdam projesine katkı sağlamak için çalışmalarımızı yürütmekteyiz. Ayrıca üniversitelerimizde de siber güvenlik özelinde yeni çalışmalar yapıldığını görmek, bu çalışmaların her geçen gün yaygınlaştığını takip etmek de son derece ümit verici. Biz de bir taraftan bu eğitimlere ve ARGE çalışmalarına katkı verirken, diğer taraftan da üniversitelerin bu dallarında çalışmış arkadaşlarımıza da istihdam imkânı oluşturma gayreti içerisindeyiz.  Tüm sürecin bir bütünlük içinde ele alınması, kaynakların etkin kullanılması, ürün seçimlerinde yerli ve milli ürünlerin seçilmesi, bazı sıkıntıların (ekonomik, teknolojik ve sosyal) sektörün tüm paydaşları tarafından paylaşılması, üniversiteler de dahil tüm tarafların hızlı ve sağlıklı ilerlemesi için en önemli bacağı oluşturmaktadır.  

CyberMag: Bununla birlikte ULAK A.Ş.’ninGenel Müdürü olarak bize şirketinizden bahsedebilir misiniz? Genel olarak çözüm ve hizmet alanındaki platformlarınız/çalışmalarınız nelerdir?

Metin BALCI:SSB himayesinde bir SSTEK şirketi olarak, “Türkiye’nin 5G ve ötesi için İletişim Gücü” mottosu ile kurulan ULAK Haberleşme,

  • ULAK 4.5G baz istasyonları
  • MAYA taşıyıcı şebeke altyapı çözümleri ve
  • Geniş bir eko sistemi ile yürüttüğü ürün/sistem geliştirme çalışmaları ile
  • Orta ve uzun dönemli ARGE çalışmaları ile
  • 5G’den 5G ve ötesine doğru geniş bant iletişim teknolojilerinde,

Türkiye’nin markası olmayı hedeflemektedir.

Kurgu olarak da uygulama olarak da ULAK Haberleşme’nin tek başına büyük bir şirket olmasının ötesinde hedeflerimiz vardır. Türkiye’nin markası olarak, “5G ve ötesine giden yolda” eko sistemi ile büyümesi; Akıllı, Yönetilebilir, Uçtan Uca Güvenli Milli Ağ Altyapısı iletişim ve bilişim altyapılarını, ekosistemi ile birlikte geliştirmesini öngörüyoruz.

Bu kapsamdaki çalışmaları, koordineli olarak, odaklanarak tek elden yürütmek ve Türkiye’nin iletişim altyapılarının markası olabilmek, sizin sorunuzda geçen kalıcılığın daha sağlam bir şekilde sağlanabilmesi için gerekli olan teknik ve ekonomik desteğin de bulunabilmesi amacıyla 2018’in sonlarına doğru büyük ortak olarak ASELSAN’ın; 2020’nin hemen başlarında ise HAVELSAN’ın ULAK Haberleşme’ye ortaklıkları gerçekleşti. Burada amaç, farklı firmalarımızın yeteneklerinden ve güçlerinden azami şekilde istifade ederek, çalışmaların ULAK Haberleşme koordinesinde yürütülmesi ve geniş bant iletişim teknolojilerinde 5G ve ötesine doğru yerli ve milli ürünler ile Türkiye’nin markasını oluşturmaktır.

Ulak Haberleşme olarak bugün 1500’eyakın sahada çalışan ULAK Baz istasyonlarımız bulunmaktadır.Külliye’de 2019’un başından beri, BTK’da 2019’un ortasından itibaren ULAK Baz istasyonları kullanılıyor. Elbette bu sayılar yeterli değil. Ancak ULAK baz istasyonlarının kullanılabilirliğinin bir göstergesi olması açısından son derece önemli. Bir operatörümüz 3 ay içerisinde 200.000 kişiye hizmet verecek şekilde ULAK baz istasyonunun kurulumunu yaptı ve aktif kullanıma aldı.  Demek ki kullanılmak istendiğinde kullanacak yer çok ve sistem ihtiyaca cevap veriyor. Geldiğimiz aşamada, ULAK Baz istasyonlarımız ile 71 ilde 2.5 Milyon kullanıcıya her üç operatörümüzün de şebekesinde hizmet verecek şekilde bir yaygınlaşma sağladık. 

Artık Operatörlerimizden yerli ve millilik şartlarına uygun şekilde siparişler bekliyoruz. Bunun ilk örneğini Turkcell ile yaptık. İnşallah diğer operatörlerimiz ile de bu süreci artırarak devam ettirmek istiyoruz. Bu yapılan yatırımların, ortaya konan emeğin ve sahada çalışan başarının hakkını vermek, süreci devam ettirmek için şart..

Bizim yıllık üretim kapasitemiz 6000 Baz istasyonu. Şu anda en fazla ortalama yıllık baz istasyonu siparişi 600 civarındadır. Operatörlerimizin önümüzdeki dönemdeki tüm 4.5G Baz istasyonu talebini, ki bu rakam her geçen gün azalmakta olup şu an için 15-20 Bin Baz istasyonu arasındadır, ULAK ile karşılayabilecek imkana sahibiz. Böyle bir sipariş geldiğinde bunun malzeme tedarik fiyatı da, üretim hattı optimizasyonu da ve tabii ki operatöre yansıyan fiyatı da çok daha makul seviyelere gelecektir.

İlave olarak artık 4.5G olmadan 5G olmayacağı konusunda herkes hemfikir. En azından 2025’li yıllara kadar ağırlıklı olarak bu süreç devam edecek.  Eğer 4.5G’de yeteri kadar kurulum sağlayamazsak, yapacağımız 5G sistemleri kurmak için diğer üreticilere mahkûm olacağız. Bu nedenle, mümkün olan azami miktarda, ULAK 4.5G kurulumlarını sağlamak istiyoruz.  Bunun ülkemiz için son derece önemli bir konu olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. 

Baz istasyonlarının yanısıra, önümüzdeki dönemde MAYA ile başta Kamu Kurumlarımızın şebekeleri ve veri merkezleri  olmak üzere milli ve yerli çözümlerimiz de ön plana çıkacak. Bunu da çok önemsiyoruz. Artık 5G’nin temel teknolojileri olan yazılım tanımlı ağlar ve sanallaştırılma teknolojilerini içeren yerli /milli çözümlerimizin gittikçe artan oranda kullanılmasını planlıyoruz.  Bu ürünlerimizin arkasındayız. TURKSAT, SSB başta olmak üzerebir çok kamu kurumunda, son olarak BTK’da da gerçekleştirilen yoğun testler sonrasında canlı şebekelerde kullanıma başlandı.  Hali hazırda Gazi Üniversitesi Hastanesi, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Tarım Orman Bakanlığı gibi kurumlarda SDN çözümlerimize yönelik projelerimiz ilerlemekte ve kurulumlarımız devam etmektedir.Diğer taraftan Kamu Güvenliği ve Acil Durum Haberleşmesini de ULAK sistemleri başta olmak üzere milli/yerli sistemlerimiz ile geliştirmek istiyoruz. Bu konuda gerekli projeler başladı.

Ulak Haberleşme olarak hedefimiz,Operatörlerin 4.5G Baz istasyonlarına yatırımının 2025 yıllarına kadar devam edeceğini göz önünde bulundurarak,yaptığımız işin kalitesi ölçüsünde siparişlerimizi artırmaktır. Yıllık 1 Milyar dolarlık bir yatırımın yerli ve milli ULAK baz istasyonları ile yapılabilme imkanı ortaya çıkmaktadır. Kazanılan birikimin ve üründe gelinen seviyenin daha üst noktalara taşınması için 4.5G Lisans sözleşmesinde yer alan ticari operatör şebekelerinde yerlilik oranlarının tutturulması, bu oranların takip edilmesi; 2021 ve sonrasında tedarik edilecek tüm 4.5G baz istasyonlarının ULAK olması son derece önemlidir. 5G’ye giden yol 4.5G’den geçmektedir. Bugün elde edilen teknik kazanımları kaybetmemek ve ülkemizin 5G ve ötesine giden yolda ilerlemesini sağlamak hayati öneme sahip bir husustur. Aksi takdirde, stratejik öneme sahip haberleşme altyapısında ülke olarak 5G trenini kaçırır ve asgari bir 5 yıl daha beklemek zorunda kalırız. 

CyberMag:Metin Bey ULAK A.Ş.’nin genel profiline baktığımız zaman geniş bant iletişim teknolojilerinin yanı sıra uçtan uca şifreleme çalışmalarınıza özellikle dikkat çekmek istiyorum. Uçtan uca şifreleme yönteminin açıkları veya zayıf noktaları var mıdır? Uçtan uca şifrelemenin sağladığı veri güvenliğiherkesin malumu ancak bu teknolojininyerli ve milli imkânlar ile geliştirilmesinin,veri güvenliğinin daha emin ellerde yönetildiğinisöylemek mümkün mü?

Metin BALCI:En başta belirtmek gerekir ki, MAYA ürünlerinin (donanım hariç) ve baz istasyonunun yazılım, donanım tasarım ve geliştirmeleri, tamamen yerli mühendislikle, dünyadaki bu konudaki 3GPP standardlarına uygun olarak Türkiye’de geliştirilmiştir. Tasarım detayları, yazılım dosyaları ve kodları, güvenlikli olarak saklanmaktadır. Bu anlamda yazılım ve tasarımda, bilinmezlik, Türkiye’deki geliştiricilere açık olmayan işlevsellikler, güvenlik açıkları bulunmamaktadır. Herhangi bir güvenlik probleminin, daha önce karşılaşılmamış bir tehlikenin olması durumunda da, önlemini alabilecek yazılım ve tasarım mimarları, mühendisleri ve bilgi birikimi lokal olarak Türkiye’de bulunmaktadır.

Baz istasyonu yazılımlarımız, kullandığımız sunucular, ticari operatörlerimizle çalışabilmek için, dünya çapındaki diğer ekipman sağlayıcıların geçtiği benzer güvenlik testlerinden geçirilmişve güvenlikle ilgili konularda operatörler tarafından onaylanmışlardır. Ayrıca operatörlerimizin çekirdek şebekelerindeki firewall, Security Gateway, DPI, LI gibi ürünleriyle birlikte çalışmaktadırlar. Veri ve sinyalleşme düzlemlerinde, şifreleme, bütünsellik, anahtar kullanımları ile radyo ve çekirdek şebeke arasındaki iletişim, standardlara uygun olarak güvenliklendirilmiştir.

Tüm bu bilgiler çerçevesinde elbette bu altyapının milli ve yerli imkanlar ile geliştirilmiş olması başlı başına bir kazanımdır.  En azından evimizin kapısını ve kilidini kendimizin yapma imkanına sahip olma yolunda çok önemli bir adımdır. Bu yolda önümüzdeki dönemde sıkıntılar olacak aşikardır. Ancak tüm bunları önceden görerek tedbirler almak, bu tedbirleri uygulamaya koymak ve daha da önemlisi olası bir başarısızlık durumunda da hemen pes etmeden sürece devam etmek zorundayız. 

CyberMag: Son olarak, yeni projelerinizden, çalışma ve faaliyetlerinizden bahseder misiniz?

Metin BALCI:ULAK Baz istasyonu ve MİLAT projelerinin de içinde bulunduğu Geniş Bant İletişim Altyapı projelerinin ekonomik, teknolojik ve siber güvenlik açılarından stratejik öneme sahip olduğunu açıktır. 2013 yılında “ULAK LTE-Advanced Baz istasyonu Geliştirme Projesi” Savunma Sanayi Başkanlığı’mızın sorumluluğunda ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’mızın desteği ile başlatılmış; proje kapsamında ASELSAN ana yüklenici, Netaş ve Argela ise alt yüklenici olarak belirlenmiştir. İlk olarak 2018 yılında Evrensel Projesi ile sahalarda yerini almaya başlayan Ulak 4.5G Baz İstasyonu, Evrensel 1 ve Evrensel 2 olarak 2 fazda gerçekleştirilen ve Türkiye’de kırsal kesimlere mobil iletişim hizmeti götürülmesini hedeflemiştir. An itibarı ile hem evrensel saha hem de operatörlerin ticari sahalarında toplamda 1500’e yakın saha da Ulak 4.5G baz istasyonu aktif olarak servis vermektedir.

4.5G baz istasyonuyla birlikte Savunma Sanayii Başkanlığı desteği ile başlatılan SDN/NFV (Yazılım Tanımlı Ağ ve Ağ Fonksiyonların Sanallaştırılması) tabanlı Milli Ağ Teknolojileri (MİLAT) projesi, ULAK Haberleşmenin önemli bir diğer projesidir. 2015 yılında başlatılan MİLAT ARGE projesi, başta görev kritik haberleşme ağları olmak üzere, ağ altyapılarının merkezi yönetimi ve siber güvenlik politikalarının uygulanmasını milli imkanlarla sağlayarak, SDN ve NFV teknolojilerini kullanarak Geniş Alan Ağve Veri Merkezi sistemlerinin geliştirilmesini hedefliyor. ULAK Haberleşmenin kurulması ile MAYA SD-WAN (Yazılım Tanımlı Geniş Alan Ağ), MAYA SDDC (Yazılım Tanımlı Veri Merkezi), MAYA-Güvenlik, MAYA-Kritik Altyapılar çözümleri de kurumların hizmetine sunuldu.

ULAK Haberleşme, şu an portföyünde olan ürünlere, yeni özellikler kazandırılarak, markette kullanılan yabancı ürünler ile benzer özelliklere sahip olma sürecinde gayret gösterirken, 5G çekirdek ÇINAR projesinin yanı sıra, özellikle 5G Radyoya yönelik çalışmalara da gerek kendi bünyesinde gerekse eko sistemi ile birlikte yürüttüğü çalışmalar kapsamında devam etmektedir.  ULAK baz istasyonun mobil istasyonlara, araçlara  entegrasyonu ve haberleşmenin istenilen bir bölgeyi kapsayarak hareket yeteneklerinin daha da artırılmasına yönelik başlattığımız proje, şirkete değer katmış ve ürünlerimizin farklı alanlarda uygulamasına imkân veren bir şekilde yaygınlaşmamızı sağlamıştır. Hem sınır güvenliği hem de dar band-geniş band uygulamasının gerçekleştirildiği projeler ise ULAK Haberleşmenin Kamu Güvenliği alanında uygulamaya başladığı projelerdir. Bu projeler ile  sınır güvenliğinde ve taktik alanlarda izleme, kontrol, maksatlı otonom sistemler ile birlikte entegre çalışma imkânı oluşmuştur. Buna ilave olarak bazı alanlarda aynı mobil uç cihaz ile dar band üzerinden yapılabilen haberleşmeye geniş band yeteneği ile de devam edilebilecek şekilde projelerin uygulamasına geçilmiştir.

ULAK Haberleşme, 21 Haziran 2019 tarihinde Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir’in de katıldığı bir basın toplantısıyla Türkiye’nin yerli ve milli imkanlarla geliştirilen ilk 5G veri aktarım gösterimini gerçekleştirdi. Baz istasyonunda yazılım ve donanım geliştirme tecrübemizin yanında, uzun süredir canlı servis sağlayan ürünlerimiz ile sahada yer almamız, 7/24 alarm ve performans takip desteği ile her türlü probleme anında müdahale edebilmemiz de kritik önem taşımaktadır. Bu arada, son dönemlerde gittikçe önem kazanan “Açık sistemler” konusunda da gelişmeler yaşanmıştır. Açık sistemleri destekleyen TelecomInfrastructureProjects (TIP), ONF, OAI gibi oluşumların içerisinde ülkemizi temsilde önemli üyelerden biri olduğumuzu söyleyebilirim.

İletişim teknolojileri birbirinin devamı niteliğinde gelişiyor. Geleceğe yönelik olarak da bakmak zorundayız. 5G’si olmayan bir ULAK 4.5G Baz istasyonu düşünülemeyeceği gibi, en başından itibaren paylaşmaya çalıştığımız üzere 5G’nin sağlıklı bir şekilde geliştirilebilmesi ve kullanım yeri bulabilmesi de, 4.5G de sahada yaygınlaşma ve oluşturulan teknolojik kazanım ile doğrudan bağlantılıdır. Bir yandan Ulak 4.5G’de sahalarda yaygınlaşırken bir yandan da yol haritası ve takvimini açıkladığımız 5G’ye yönelik çalışmalarımız sürdürülmektedir. Ulak 5G şebeke ürünlerinin çeşitli aşamalarda test ve gösterimini yaptıktan sonra operatörlerimizin kullanımına sunulması hedeflenmektedir.

Sahada, yabancı üreticiler ile benzer özellikler gösterebilen, bazı noktalarda kendi özel yeteneklerimiz ile özgünleşen çözümlerimiz ile yakaladığımız, dünyada sadece baz istasyonu üretebilen 5-6 ülkeden biri haline geldiğimizbu noktadan artık geri adım atmamalı, geniş bant iletişim teknolojilerindeki geleceğimizi, kazandığımız yeteneklerin üstüne yeni yetenekler koyarak eko sistemimizle birlikte inşa etmeliyiz.

Son olarak özellikle 5G altyapısında kullanılmak üzere özel siber güvenlik çözümlerini de içeren, firmalarımızın mevcut yeteneklerinden de azami ölçüde istifade etmeyi hedefleyen ayrı bir çalışmaya da başlamış durumdayız. Detayları henüz paylaşılacak seviyede değil, ancak inşallah ULAK Haberleşmenin birlikte çalışma anlayışına uygun, yeteneklerimizi zenginleştirici, özgün bir çalışma olacak.

Özet olarak 4.5G baz istasyonu ve MAYA ürünlerinin kullanımı ile elde edilen başarı tüm sektörümüzde bir güven oluşturmuş; 5G’ye giden yolda hem teknolojik hem de sahada kullanım yeri bulunabilmesi açısından önemli kazanımlar sağlamıştır. Sürecin devamı için Operatörlerimiz ve Kamu’nun desteği en kritik konudur. ULAK “Türkiye’nin 5G ve ötesi için İletişim Gücü” yolundaki tüm kazanımlarını ekosistemimizle zenginleştirerek, yerli ve milli bir iletişim/bilişim altyapısı için çalışmalarına tüm gücüyle devam edecektir.

CyberMag: CyberMag, siber dünyadaki riskler ve siber güvenlik konusuna odaklanmış Türkiye’nin ilk basılı ve elektronik dergisi olarak farkındalığı artırmayı ve insanları bilgilendirmeyi amaç edinmektedir. Bu amaçla yola çıkan ve yayın hayatında 5 seneyi geride bırakmış CyberMag hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Metin BALCI: Her konuda olduğu gibi bilinirliği artırmak, algıyı doğru, dürüst, detaylı ve dinamik olarak yönetmek, başarıya giden yolda son derece önemli bir adım.   Bu kapsamda siber güvenlik sektöründe, daha da geniş anlamda iletişim ve bilişim sektöründe bu konuda kat edilecek çok daha mesafe var. CyberMag’ınönemli bir boşluğu doldurduğunu yakından takip ediyoruz. Sektöre yön veren yaklaşımlarınızla başarılarınızın daim olmasını diliyorum.

CyberMag: Eklemek istediğiniz başka bir konu ya da konular var mı?

Metin BALCI:Aralık 2020’nin son yarısında birçok Kamu Kurumumuz tarafından desteklenerek Siber Güvenlik Kümelenmesi tarafından gerçekleştirilen Siber Güvenlik Haftası gibi etkinliklerin faaliyetlerin koordinasyonu ve görünürlüklerinin artırılması açısından önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Bu kapsamda Kümelenme faaliyetlerinin önümüzdeki dönemde de gittikçe artan bir şekilde önem kazanacağını düşünüyorum. Üyesi olduğumuz Siber Güvenlik Kümelenmesi ve Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi imkân ve altyapısından da istifade ederek ekosistemimiz ile iş birliğimizi artıracak ve hep birlikte çok daha güçlü olacağız. 

 Geldiğimiz aşamada globale giden yolda ülke olarak teknolojik kazanımlarımızı ekonomik kazanıma dönüştürmek zorundayız. Entegre ve bütüncül Siber Güvenlik Mimari yaklaşımımız ile Milli ürünleri tüm şebekelerimizde azami oranda kullanaraksiber güvenliğimizi emin ellere teslim etmeli; ülke olarak teknolojik kazanımlarımızı ekonomik değere dönüştürmeliyiz.

CyberMag’ın da katkısı ile yerli ve milli kavramlarının önemini iyice açıklamış olmayı umut ediyorum. Röportajınızda bize yer verdiğiniz için ULAK Ailesi olarak teşekkürü borç biliyorum.


İlginizi Çekebilecek Yazılar





İletişim | Gizlilik | Kullanım Koşulları