Veri kaybetmek soğuk soğuk terletiyor!
Veri kaybetmek soğuk soğuk terletiyor!
“Bir şeyi kaybedene kadar değerini bilemezsin” sözü, içinde bulunduğumuz dijital çağda sanki her zamankinden daha da geçerli. Kaspersky Lab’ın Türkiye’yi de kapsayan yeni araştırmasına göre, insanlar ellerindeki verilerin değerini bildiklerini iddia etseler de, onları kaybedene kadar değerlerini gerçekten bilmiyorlar. Hatta daha önceleri çok da önemli olmadığını düşündükleri bazı verileri kaybetmeleri durumunda soğuk terler döküyorlar. Kaspersky Lab’ın “My Precious Data” (Benim Değerli Verilerim) adlı araştırmasının bir parçası olan bu sonuçlar, söz konusu verilerin önemli olduğu düşünülmese bile, veri kaybetmenin bizler için ne kadar tedirgin edici olduğunu ortaya çıkarıyor.
Araştırmaya katılan insanlar, özel fotoğraflar ve kendilerini içeren videolar gibi kişisel olarak en önemli buldukları verilerin kaybedilmesini en tedirgin edici veri kaybı şekli olduğunu belirtiyor. Buna rağmen, çok da önemli olmadığı düşünülen verilerin kaybedilmesinin de şaşırtıcı derecede travmatik sonuçlar doğurduğu görülüyor. Örneğin, araştırma katılımcılarının bir çoğu için adres defterlerindeki bilgilerin kaybedilmesi yüksek derecede tedirgin edici bir durum olarak karşımıza çıkıyor ve bu verileri en çok tedirginlik veren veri kayıpları arasında ilk üç içerisinde konumluyorlar. Halbuki genele bakıldığında, kontak bilgileri veri “önemi” açısından çok daha alt sıralarda yer alıyor.
Yani söz konusu araştırma, insanların verilerine verdikleri önem ile ilk önceleri o kadar da değerli olmadıklarını düşündükleri verileri kaybedince hissettikleri tedirginlik arasında çelişkiler ortaya çıkarıyor.
Veri kaybedince: terliyoruz, üşüyoruz, surat asıyoruz...
Kaspersky Lab, araştırmanın bir parçası olarak insanların veri kaybı karşısında verdiği fiziksel tepkileri ölçmek için Würzburg Üniversitesi’nden psikologlarla çalışmış ve 3 farklı deney yapmış. Psikologlar, önemli verilerin kaybı sonucunda çok daha kuvvetli tepkiler gözlemlemeyi beklerken, katılımcıların önemsiz buldukları verileri kaybettiklerinde de strese girdiklerini görünce şaşırmışlar.
Psikologlar testler esnasında elektrodermal aktiviteyi (ciltteki ter bezlerindeki değişimlerini) ölçümlemiş. Denekler, önemli verilerini kaybettiklerini düşündüklerinde terleme eğilimi gösterirken, önemsiz verilerin kaybedilmesi söz konusu olduğunda da terleme seviyelerinde çok büyük bir değişim gözlenmemiş.
Diğer iki deneyde de aynı şekilde sonuçlar alınmış. Örneğin, önemli veri kaybı simülasyonu yapıldığında insanların burunlarının ucunda sıcaklık düşüşü kaydedilmiş. Bu fiziksel stres göstergesi, katılımcıların tam anlamıyla korkudan üşüdüğünü gösteriyor. Fakat aynı sıcaklık düşüşü, önemsiz verilerin kaybedilmesi durumunda da kaydedilmiş ve aradaki fark da psikologların beklediği kadar yüksek olmamış. Benzer şekilde, katılımcıların surat ifadeleri sistematik olarak incelendiğinde, hem önemli hem de önemsiz verilerin kaybı sonucunda üzgün ifadeler tespit edilmiş.
Veri değerli bir şeydir
Deneyler, veri kaybı karşısında insanların soğuk terler döktüğünü ve tedirgin göründüğünü gösterse de; önemli ve önemsiz verilerin kaybı karşılaştırıldığında, elektrodermal aktivite, burun ucu sıcaklığı ve üzgün surat ifadeleri arasındaki farkın şaşırtıcı derecede az olduğu ortaya çıkıyor. Bu da, önemsiz olduğunu düşündüğümüz verilerin dahi kaybedilmesinin tedirginlik verici olduğunu ve bu verilerin bizim için ne kadar önemli olduğunu onları kaybedene kadar anlamadığımızı gözler önüne seriyor.
Würzburg Üniversitesi’nde Medya Psikoloğu olarak görev yapan Dr. Astrid Carolus, şöyle yorum yapıyor: “Deneyimiz, insanların ellerindeki verinin değerini, en azından şimdiye kadar, nadiren bildiklerini gösteriyor. Gelecekteki işlerimizden biri de şirketlerin zaten bildiği bir şeyi insanlara anlatmak olacak: veri değerli bir şeydir. Dolayısıyla verinin anlamını ve kişisel olarak insanlar için ne ifade ettiğini göstermek önemli. Verilerinin değerini bilmek için şunu anlamamız gerekiyor: fotoğraflar sadece birer resim değildir ve kontak bilgileri sadece adresler değildir. Bu veriler insanların en değerli anıları ve sosyal bağlarının bir temsilidir. Verilerin değeri daha çok gündeme gelmesi gereken bir konu. İnsanlar verilerinin ne kadar değerli olduğunu ancak o zaman fark edebileceklerdir.”
Kaspersky Lab Tüketici İşleri Başkanı Andrei Mochola ise yaptığı yorumda: “Araştırmamız veri kaybının insanlarda fiziksel ve duygusal tepkilere yol açtığını gösteriyor. Ancak görüyoruz ki kaybedene kadar hangi tür verilerin kendileri için daha önemli olduğunu bu verileri kaybedene kadar bilmiyorlar. Önemsiz olduğunu düşündükleri verileri kaybettiklerinde bile fiziksel tepki gösteriyorlar. Belki de bu, insanların akıllı telefonlarında, tablet ve bilgisayarlarında sakladıkları ve duygusal olarak bağlı hissettiklerini söyledikleri verilere neden gerekli özeni ve önemi göstermediklerini bir nebze açıklıyor olabilir. Çoğu henüz verilerinin değerini anlamıyor ve onları korumak için gerekli tedbirleri almıyor.” diyor.
Söz konusu deney ve araştırma hakkında daha fazla bilgi için “Risking data heartache: it hurts to lose the data you love” (Veri sebepli ıstırabı göze almak: sevdiğiniz veriyi kaybetmek acıdır) adlı rapora göz atabilirsiniz.