DİJİTAL DESPOTİZM VE DİJİTAL İFSAT
DİJİTAL DESPOTİZM VE DİJİTAL İFSAT
M.Tuncay GENÇOĞLU
Geçtiğimiz gün çalışma alanım olan siber güvenlik ve kriptoloji ile ilgili literatürü tararken 2021 IEEE Avrupa Güvenlik ve Gizlilik Sempozyumu bildirilerine erişim sağladım. Yapılan bir araştırmanın sonuçlarından oluşan makale oldukça dikkat çekiciydi. Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü olarak da bilinen İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü’nden Tuğrulcan Elmas, Rebekah Overdorf, Ahmed Furkan Özkalay ve Karl Abarer tarafından yazılan “Epheneral Astroturfing Attacks: The Case of Fake Twitter Trends” isimli makale, Türkiye’deki Twitter kullanımına dair dikkat çeken bir araştırmanın sonucunu da içeriyor. Bu makalede; Türkiye’de gündem olan tweetlerin neredeyse yarısının sahte olduğunu ifade ediliyor: “Türkiye’deki yerel gündemlerin %47’sinin küresel gündemlerin %20’sinin ise sahte olduğunu ve botlar tarafından sıfırdan yaratıldığını gördük. Haziran 2015 ile Eylül 2019 arasında 108.000 bot hesabını ortaya çıkardık.”
Çağımızın en ifsat edici aracı manipülasyon artık dijital mecrada üretilip soframıza konuyor. Bu ifsat aracı, yalan haber, çarpıtma, bağlamdan koparma, hatalı ilişkilendirme gibi etkileri olan bilgi kirliliğidir. Dijital mecranın ürettiği bilgi kirliliği; piyasaları etkilemekten tutunda doğru düşünme hakkımızın elimizden alınmasına kadar giden bir süreci içeriyor.
Bu eylemler aslında her dönemde vardı. Ancak dijital çağ ve sosyal medyanın yaygınlaşması manipülasyonun inanılmaz bir biçimde yayılmasına imkân sağladığı gibi doğru bilginin gizlenmesi yöntemini de icat etti. Bir başka deyişle; Star yazarı Cüneyt Altıparmak’ın dediği gibi, “İfade ve davranış özgürlüğümüzü kısıtlayan yeni bir durum teşhis ediyoruz: e-despotizm.”
Bahse konu olan çalışmaya dönecek olursam; gerçekten çok ilginç bulgular karşımıza çıkıyor. Bu çalışmanın oldukça bilimsel veriler, analizler ve matematiksel bilgiler içerdiğini özellikle vurgulamak istiyorum. Ayrıca burada dikkat çeken bir diğer durumda; Twitter’in trend konulara karar veren algoritmasında silme işlemlerini dikkate almayan bir güvenlik açığının tespit edilmesi. (Bir güvenlik açığı mı? Ya da bilinçli olarak koyulan bir kod mu?) Bu saldırganların kısa bir süre sonra yapay gündemi içeren tweetlerini silmelerine rağmen, istedikleri gündemleri Twitter gündemlerinin en üstüne taşımasına imkân vermektedir. Twitter gündemlerinin çektiği dikkat göz önüne alındığında sonuçlarının çok ciddi olduğu aşikârdır.
Tabii burada diğer ilginç bir durum ise; Twitter’ın algoritmadaki bu açığı kabul etmesine rağmen değişiklik yapmayı reddetmesidir. Algoritmadaki bu güvenlik açığı düzeltilmediğinden aynı saldırı yöntemiyle sahte eğilimler yaratmaya devam edeceği bellidir.
Yine çalışmada kullanılan bir kavram göze çarpıyor ki oldukça dikkate değer: Astroturfing. Sahte zemin oluşturma durumu olarak özetleyebileceğimiz bu kavram: “Bir kişi veya olgu için geniş çaplı bir tabanı olmamasına rağmen, bunun var olduğu izlenimini amaçlayan eylemler.” olarak tanımlanmaktadır.
Maalesef sanal ortam internet sayesinde bu tür eylemlerin gerçekleştiği ana alan haline gelmiş durumdadır. Çalışmanın bu kavramla ilgili Türkiye kısmı ise; “Türkiye’de yerel olarak yapılan astroturfing, Türkiye’nin 11.8 milyon aktif kullanıcısını etkiliyor.” şeklinde ifade edilmiş.
Durum böyle iken; hukuk düzenimiz toplumun düşüncelerinin değişmesine neden olan dijital ifsat edici eylemleri gündemine almamıştır. Gerçi bu günlerde sosyal medya yasası için çalışmalar yapılmakta, ancak bu çalışmalar yapılırken internetin kullanımı bağımsızlaşmadan atılacak her adım güdük kalacaktır. Ayrıca içerik itibariyle manipülasyonları ifşa edecek bir mekanizmaya da ihtiyacımız olacaktır. Başka bir deyişle toplumsal yıkıma götüren dijital dedikodu ve manipülasyona çanak tutan sosyal medyanın bir an evvel revize edilmesi apaçık bir gerçektir.
Selam ve muhabbetle.
M.Tuncay GENÇOĞLU
Doç. Dr.
Fırat Üniversitesi