Kod Yazmayı Bilmeden Programlama Yapılabilir mi?
Kod Yazmayı Bilmeden Programlama Yapılabilir mi?
Bilgisayar sistemleri, son yıllarda toplumu değiştirdi ve birçok görevde insanların çabasını azalttı. Fakat günümüzde bile, bilgisayarlara bu işleri yaptırabilmek için gerekli programlama görevini bir insana vermek gerekiyor. Bu görevi üstlenen kişiler yazılımcılar oluyor.
Yazılımcılar veya diğer bir deyişle programcılar, elbette temel bilgisayar talimatlarının birincil ikili dilini oluşturan 0 ve 1’leri yazmazlar. Bu ikili dil daha soyut programlama dilleri tarafından oluşturulur. Peki, bu soyutlama ne kadar ileri gidebilir? İkili komutlara benzeyen Assembly dilleri ikinci seviyeyi oluşturur. 3. seviyeyi ise COBOL, Basic, Java, C++ vb. diller oluşturur ve onlar 3GL diye adlandırılır.
3GL kullanım açısından kolay ve anlaşılabilir olsa da iş yerlerinde bu dili kullanabilen nitelikli programcılara ihtiyaç duyulur. Bu ihtiyacı azaltmak için son dönemlerde Hızlı Uygulama Geliştirme (RAD) araçları kullanılıyor. Bu araçlar, kişilerin kendi programlarını oluşturmalarını sağlayarak verimliliği arttırmaya yarıyor. Bunlar temel ifadelerin ve metnin girilmesinden başka, çok az kodlama içeren görsel gelişim ortamları sunuyor. Hızlı Uygulama Geliştirme araçları son dönemde tekrar gündeme geldi ve düşük kodlu veya kodsuz programlama konusu iş hayatında önemini arttırmaya başladı.
Bahsettiğimiz geliştirme araçları bildirimlere dayanıyor. Yani, kullanıcı ara yüzlerinin, iş mantığının, algoritmaların ve kontrol kodunun görsel modellemesini sağlıyor. Arka planda, düşük kodlu bir ortamda erişilebilen ve değiştirilebilen binlerce kod satırı üretebiliyor.
Düşük kodlu araç sağlayıcılarının çoğu yeni nesil olan bu ürünlerinin, iş insanlarına ve geleneksel geliştiricilere kurumsal sınıf uygulamaları oluştururken fayda sağlayabileceğini iddia ediyor. Düşük kodun, 4GL'nin başarısız olduğu yerde başarılı olacağına inanmalarının nedenlerinden biri, ortalama bir iş insanının 20-30 yıl öncesine göre teknik olarak daha donanımlı olmasıdır. Bir diğer neden ise, uygulamaların genellikle araç sağlayıcılarının kendi bulut platformlarından dağıtılmasıdır ve performans, kullanılabilirlik, ölçeklenebilirlik, hizmet seviyeleri ve güvenlik konusunda merkezi kontrol sağlamasıdır.
Düşük Kodlu Program Geliştirmenin Artıları ve Eksileri Nelerdir?
Öncelikle düşük kod geliştirmenin en önemli dezavantajlarından biri, bir ürün veya şirkete bağımlı kalmak olabilir.
Başlangıçta, birçok tedarikçi Amazon Web Services (AWS), Microsoft Azure ve Google Cloud gibi yaygın olarak kullanılan genel bulut platformlarına dağıtımı desteklemektedir. Bununla birlikte, oluşturulan kod aynı zamanda özel olabilir, yani taşınamaz ve özel olmayan 3GL kodu üretilse bile, geleneksel programcılar için bile çalışması zor bir yapıya ve formata sahip olabilir.
Düşük kod araçları, en son yenilikleri desteklemek için kullanıma hazır bileşenler sağlayan kütüphanelerle birlikte gelir. Bunlara en yaygın örnekler blockchain ve yapay zekadır. Bileşenler; tedarikçi, üçüncü taraflar veya kullanıcılar topluluğu tarafından sağlanabilir ve ücretsiz ya da ücretli olabilir. Örneğin, harici entegrasyonları sağlayan uygulama programlama arayüzleri (API) de vardır.
Düşük kodlu araç sağlayıcıları, düşük kod geliştirmenin, uygulamaları daha hızlı test etmeye, düşük hata oranlarına ve daha güvenilir bir ortam sağlamaya yaradığını söylüyor. Tüm bu avantajların da maliyeti düşürdüğüne ve 4GL'lerin yetersiz kaldığı alanlarda fayda sağlayacağını düşünüyor. Elbette, düşük kodlu araçları kullanmak için de belli bir miktarda ödeme yapılması gerekebiliyor. Fakat çoğu 3GL derleyicisi açık kaynaklı olduğu için ve ücretsiz açık kaynak kitaplıklarından yararlandığı için maliyeti daha az olabiliyor.
Düşük kod tedarikçileri ürünlerinin düşük maliyetli olduğunu iddia ediyorlar çünkü yazılımcı çalıştırmanın daha yüksek maliyetli olduğunu söylüyorlar. Ayrıca düşük kod, iş insanlarının projelerinin gelişimi üzerinde daha fazla kontrol sağlayabilmelerini sağlıyor.
Düşük Kod Geliştirme Araçları Nelerdir?
Express (Apex): Tedarikçinin veritabanı yönetim sistemine bağlı olan Application Express (Apex), Oracle’ın ürünüdür.
Visual Builder Cloud (VBCS): Bulut tabanlı ve şirket içi dağıtımın desteklendiği Visual Builder Cloud bir Oracle ürünüdür.
Salesforce Lightning: Salesforce, genellikle Force.com platformundaki diğer uygulamaların kullanımını genişletmek için kullanılan, AppExchange kütüphanesi tarafından desteklenen Salesforce Lightning aracını piyasaya sunuyor.
Quick Base: Temeli 1999'a kadar uzanan eski bir şirket ve şimdilerde ise bellek içi veritabanına dayalı tamamen bulut tabanlı bir platformdur.
Pega Infinity: 1980'lere dayanan Pegasystems’in Pega Infinity düşük kod platformu, iş süreci yönetiminden evrimleşirken, App Studio kütüphanesi robotik süreç otomasyonu gibi karmaşık gereksinimler için bileşenler de içeriyor.
Zoho’s Creator: 2006 yılında piyasaya sürüldü ve platformunda beş milyondan fazla uygulamanın çalıştığını iddia ediyor. Kısmen küçük işletmelerin odağı olsa da kurumsal kullanıcılar da vardır. Deluge adında özel bir betik dili kullanır.
OutSystems: OutSystems'in düşük kodlu platformu mobil, nesnelerin interneti (IoT) ve web uygulamalarının geliştirilmesini destekler. C # ve .Net kodu üretilir ve teslimat yerinde destek için tedarikçinin kendisinde veya genel bulut platformlarında olabilir. Kullanıcıların, daha çok profesyonel geliştiriciler olma olasılığı daha yüksektir.
Betty Blocks: Yeni niş tedarikçiler arasında, ilk olarak 2012 yılında piyasaya sürülen kodsuz bir platform olan Betty Blocks yer alıyor. Uygulamalar, temel işlevleri içeren bloklardan toplanıyor. Uzantıları yazmak için Elixir adlı bir dil kullanıyor.
Skuid: Skuid, 2013 yılında kurulmuştur. Tasarım ve dağıtım platformu, kullanıcıların kod yazmadan sipariş üzerine yapılan uygulamaları bir araya getirmek için farklı veri kaynaklarına bağlanmalarına yardımcı olur. SAP ve Google ile ortaklıkları vardır.
Kaynak; https://www.karel.com.tr/blog/kod-yazmayi-bilmeden-programlama-yapilabilir-mi