Türkiye Bilişim Derneği Onursal Başkanı ve Bilişim A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Aydın Köksal İle Söyleşi
Türkiye Bilişim Derneği Onursal Başkanı ve Bilişim A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
Prof. Dr. Aydın Köksal İle Söyleşi
“Bilgisayar” Sözcüğümüz 50. Yaşında…
Bilişim A.Ş., 1985’ten beri kamusal ve özel kuruluşlarımızın yönetim bilişim sistemleri (MIS) ve kurumsal kaynak planlama (ERP) projelerinde sistem çözümleme / tasarım ve uygulama yazılımı geliştirme uzmanlığını, proje yönetiminde mühendislik ustalığını yazılım ürünleriyle kanıtlamış, çağdaş teknolojinin bütün olanaklarına sahip, yenilikçi ve dinamik bir endüstri kuruluşudur.
Ankara ve İstanbul’daki Ar-Ge merkezlerinde geliştirdiği yazılım ürünleri şunlardır:
bilişimHR: İnsan kaynakları yönetim sistemi, kamuda ve özel sektörde yaygın biçimde kullanılmaktadır. Yarım milyon çalışanın bordroları bu sistemle üretilmektedir.
bilişimERP: Kurumsal kaynak planlama sistemi, özellikle endüstriyel üretim sektöründeki kurumların bütün iş süreçlerinin ve kaynaklarının etkin ve verimli bir biçimde yönetilmesini destekleyen kalite odaklı, web tabanlı, bütünleşik bir yazılım ürünüdür.
bilişimBI: Bilişim iş zekâsı sistemi, büyük veriler üzerinde yapay zekâ yaklaşımlarından da yararlanan, zengin görsel raporlama ve çözümleme yeteneklerine sahip kolay kullanılır, yeni nesil bir ileri teknoloji ürünüdür.
bilişimWSG: Web servisi güvenliği yazılımı, güvenlik ve protokol uyumluluğu sorunlarını bütünüyle ortadan kaldırırken, en yüksek düzeyde izlenirlik sağlamaktadır.
MethodWizard: Profesyonel yalın üretim yazılımı, standart operasyon sayfası hazırlamaya ve operasyonlarını iyileştirmeye gereksinim duyan üreticiler için tasarlanmıştır.
Bu bilgiler ışığında, bilgi güvenliği alanında toplumun her kesiminde bilgi ve bilinç düzeyini arttırmak, bu konu ile ilgili teknolojik gelişmeleri izlemek, milli teknolojilerin geliştirilmesine katkı sağlamak; bireysel, kurumsal ve ulusal düzeydeki riskler konusunda farkındalık oluşturmak amacı ile Türkiye Bilişim Derneği Kurucusu ve Onursal Başkanı, Bilişim A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Aydın Köksal ile dünyada ve Türkiye’de bilişim sektörünün durumu, internet kullanım oranlarının hızlı artışı ve bu doğrultuda ülkemizde yaşanan siber saldırılar ve çözüm önerileri hakkında bilinmesi gerekenleri, ülkemizin dünü, bugünü ve geleceği adına yapılması gerekenleri konuştuk.
CyberMag: Sizin Türkçemize kazandırdığınız “bilgisayar” sözcüğünün bu yıl 50. Yılının kutlandığını biliyoruz. Öncelikle bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?
Prof. Dr. Aydın Köksal: Evet, “bilgisayar” sözcüğünü devletimizin resmi işlemlerinde “Hacettepe Üniversitesi’ne bir bilgisayar dizgesi kiralanacaktır” duyurusunu yayımlarken, ilk kez 1969 bahar ayında kullanmıştık.
Firmalar da bize verdikleri yanıtlarda, “değerli üniversitenizin gereksinim duyduğu bilgisayar dizgesi ile ilgili önerimiz ilişikte sunulmuştur” gibi özenli bir Türkçe kullanmışlardı.
O gün bugün “bilgisayar” sözcüğü de, tıpkı mesleğimize adım attığım 1966 Eylül ayından beri kullandığım “bilgi işlem, donanım, yazılım, iletişim” sözcükleri gibi Türkçemizin yaşam çevrimine girmiş oldu. O zamanki akademisyenlerimizden önemli bir bölümü bu sözcüğe karşı çıkmıştı; ama kişisel bilgisayarın yayılmasıyla birlikte halk, özellikle öğrencilerimiz hep arkamda durdu. Bilgisayar sözcüğü çatal, kaşık, bıçak gibi Türkçenin doğal bir sözcüğü gibi kullanılır oldu. Gençliğimde ben 30-40 temel kavramı Türkçeye kazandırmak için 40 yıl çalışmaya razıydım. Oysa önerdiğim binlerce yeni sözcüğün hepsi kısa sürede dilimize yerleşti.
1968’de “Bilişim teknik bilimini Türkiye’nin kalkınması için bir araç olarak kullanacağız” diye bir söz vermiştim. Bu doğrultuda 22 Nisan 1971’de kurduğumuz Türkiye Bilişim Derneği’nin (TBD) adında da kullanmıştım ‘bilişim’ sözcüğünü. Bütün bu yeni sözcükler Türkçe Bilişim Terimleri Sözlüğü’müzün ilk terimleri arasında yerlerini aldılar (TDK, 1981). 2500’ü aşkın yeni sözcüğe uzanan bu çabamın ilk 704 terimini zaten EMO’nun Elektrik Mühendisliği Dergisi Bilişim Özel Sayısı’nda (Ağustos-Eylül 1971) kamuoyuna duyurmuştuk.
Remington - Rand UNIVAC’ın temsilcisi Yılmaz Poda’nın Remivac şirketinde 1966 yılında mesleğime adım attığımda, Türkçede “malumat prosesingi” deyimi kullanılıyordu!
CyberMag: Sizi Türkiye, “bilgisayarın isim babası” olarak tanıyor… Özellikle bilim ve teknoloji terimlerinin Türkçeleştirilmesinin önemini de açıklayarak okuyucularımıza bu konuda biraz daha bilgi verebilir misiniz?
Prof. Dr. Aydın Köksal: Latinler ‘nomen numen’ derler, ‘adını koymak bilmektir’ anlamına gelir. İşin daha başında ulusal dilimizin kökleriyle eklerinden türettiğimiz sözcüklerle uğraşımızla ilgili her kavramın, her nesnenin Türkçe adını koyduk ve böylece bu konuların hepsini, yaratıcı biçimde özümseyerek öğrenmeyi başardık.
Bilişim gibi yaşamı bütün yönleriyle kucaklayan bir teknik bilim, besbelliydi ki bütün ekinimizi – kültürümüzü - değiştiren bir etki yaratacak, tarım ve endüstri devrimlerinden sonra üçüncü bir devrim yaratacaktı, öyle oldu… Bugün artık uygarlığın yeni bir aşaması olan bilişim çağında yaşıyoruz.
Yazılım sözcüğünün (ABD’de ‘hardware’ karşıtı bir jargon olarak 1960 dolaylarında kullanılmış olan İng. software sözcüğünü saymazsak), yeryüzünde herhangi bir ulusun kendi anadilinde kullandığı ilk ulusal terim olduğunu yıllar sonra anladım. 1966’da türetip kullanmaya başladığım yazılım sözcüğünü, bizden tam sekiz yıl sonra 1974’te Fr. le logiciel, daha sonra da İt. i sistemi logici, İsp. el logical sözcükleri izlemişti.
1990’lara girerken, IBM, yazılım ürünlerini dünyada İngilizce, İspanyolca, Fransızca, İtalyanca ile birlikte dünyada Türkçe olarak da pazarlamaya karar verdikten sonra, IBM sözlüğündeki (IBM Dictionary of Computing) yaklaşık 12.000 terime Türkçe karşılıklar önermem istendiğinde, bu zor işi, ulusal bir görev saydım. Başlangıçta elimde 2.500 terim vardı. Türkçenin işlekliği öylesine eşsiz ki, 75 günde bitirdiğim çalışmada ortaya çıkan sonuç beni bile şaşırttı; bilim ve teknik dili Türkçeye güvenim bir kat daha pekişti.
Bütün bu sürece ilişkin ayrıntılı bilgi için genç arkadaşlar şu yapıtlara başvurabilirler:
- Adı Bilgisayar Olsun, Aydın Köksal Yazılarından Bir Seçki, Cumhuriyet Kitapları, Ekim 2010, 504 sayfa;
- Hacettepe Yılları: Cumhuriyet’in 44. Yılında Açan Bir Devrim Çiçeği, Aydın Köksal, Hacettepe 40. Yıl Armağanı, 2007, 244 sayfa;
- Aydın Köksal: Bilime, Bilişime ve Türkçeye Adanmış Bir Yaşam, Feyziye Özberk, Kaynak Yayınları, İz Bırakanlar Dizisi, Nisan 2014, 446 sayfa.
CyberMag: Bu doğrultuda, dünyada ve Türkiye’de bilişim sektörünün bugünü ve geleceği hakkında neler söylemek istersiniz?
Prof. Dr. Aydın Köksal: Bilişim devriminin dünya ölçeğinde yaygın uygulamasında yaşadığımız hızlı değişimin -sayısal (ya da dijital) dönüşümün- yeryüzünü tek bir köye dönüştüren ya da küreselleşmeye yol açan ve insanoğlunu yeni bir uygarlık aşamasına taşıyan büyük bir teknik bilimsel devrim olduğundan kimsenin kuşkusu olamaz.
Türkiye’de ise biz yeni bir teknik bilimsel devrimin eşiğinde olduğumuzun ayrımına en erken varan ülkelerden biri olduk. 1964’te Elektronik Y. Müh. diploması alıp iki yıllık yedek subaylık görevimin ardından, Eylül 1966’da Ankara’da bu alanda çalışmaya başlamıştım.
Yazılım sistemleri üzerinde çalışmaya erken başlamak bizim şansımız oldu. Meslek örgütümüzü erken oluşturup anadilimizde terimler üretip bilgisayar mühendisliği öğretimini örgütleyerek kamuyu ve özel şirketlerimizi çevrimiçi yönetim bilişim sistemleriyle donatmak üzere işe erken başlamak, ulusal düzeyde gerçekten bizim şansımız oldu.
Sonuç olarak düşlerimin birçoğu gerçekleşti. Bu gerçekleşenler daha çok altyapıyla ilgili olduğu için, işin belki de en güç, en gözükmeyen bölümleriyle ilgili. Şimdilik hâlâ bir fidan gibi kırılgan gözüken ulusal bilişim gücümüz, geçmişten biraz ders almayı başarabilirsek, kısa sürede kökleri ekonomimizin bütün kesimlerini besleyecek güçlü, verimli bir ağaca dönüşecek. Türk toplumunun çoktan kanıtlanmış gelişme gizilgücü, yakın gelecekte bütün insanlığı şaşırtacak büyük bir hızla gerçekleşecek!
Geçmiş ile geleceğe ilişkin görüşlerimi, Türkiye Bilişim Derneği’mizin (TBD) 40. yıldönümü armağanı olarak, meslektaşlarımın isteği üzerine, şu yapıtımda kamuoyumuza sundum: Bilişim Devriminde Türkiye: 1971 – 2011 – 2051, Aydın Köksal, TBD, Kasım 2012, 360 sayfa. Yapıt tükendi ama meraklısı için elimde sınırlı sayıda var, paylaşabilirim…
CyberMag: Devletimizin kalkınmasında bilişim sektörüne yapılacak yatırımların yeri ve önemi nedir? Yerli yazılım ürünlerimizin desteklenmesi, özellikle de Endüstri 4.0 trenini kaçırmamak adına özel sektörün ve devletimizin alması gereken sorumluluklar nelerdir?
Prof. Dr. Aydın Köksal: Devletimiz üretim için destekler veriyor, evet ama ürettiğimiz yazılım ürünlerini satın alıp kullanmada, yasalarımızdaki “%15 pahalı olsa bile yerli yazılım alınacak” doğrultusundaki önleme karşın, çıkarılan şartnamelere bakılırsa, buna pek istekli gözükmüyor!”
CyberMag: Son yıllarda internetin kullanımının artmasıyla birlikte ortaya çıkan IoT (nesnelerin interneti) kavramı ve internete bağlı cihaz sayısının artışı; bir başka hayati husus olarak bilgi güvenliği konusunun önemini, yerli ve milli çözümlerin ülkemiz adına geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu bilgiler ışığında, Türkiye’deki siber güvenlik sektörünün durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Prof. Dr. Aydın Köksal: Siber güvenlik konusu son yıllarda Türkiye’de de ayrıntılı biçimde üzerinde çalışma yapılan gündem konularımızdan biridir.
Bilgi güvenliği sağlanmadan, bırakın geleceğimizi güvence altına almayı, bugüne değin Türkiye’de başardığımız ve gündelik yaşama geçirdiğimiz düzeyde tutunmamız bile söz konusu olamaz.
Çünkü uygulamalarımızın kapsamı gittikçe genişlemekte, bir yandan nesnelerin interneti (Internet of Things ya da IoT), kullanıcı arabirimi (Human Interface), yapay anlayış ya da yapay zekâ (Artificial Intelligence), akıllı süreç özdevini (Intelligent Process Automation), makine öğrenmesi (Machine Learning), blok zincir (Blokchain) gibi, zaman içinde gittikçe önem kazanan ve birbirleriyle bir biçimde ilişkiler içinde gelişen yeni araştırma-geliştirme (Ar-Ge) alanlarına odaklanmak gerekirken, öte yandan bu gelişmeler sonucunda gittikçe daha büyük veriler üzerinde daha hızlı çalışma zorunluğuyla karşı karşıyayız. Siber güvenlik konusu başarımız için olmazsa olmaz önkoşul…
Öte yandan, içinde bulunduğunuz bulut bilişim çağında, en iyi iş yapış biçimleri, verimlilik bakımından sürekli iyileştirilen ve en son tekniklerle güncellenen araçlarla sürdürülebilmektedir. Bu hızlı dönüşüm çağında yenilik karşısında tutunamayanın yenik düşmesi kesindir.
Bütün bu yenilikçi konulardan makine öğrenmesi, görüntü işleme, yapay anlayış, büyük veriler gibi konularda çalışmaya Hacettepe Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği öğretimini, ilkin doktora (1973-74), sonra lisans düzeyinde (1977-78) hem de anadilimiz Türkçeye yaslanarak başlatırken, hazırlanan tezlerle konuya el attığımızı gözden kaçırmamalıyız. Atasözümüz der ki: Başlamak bitirmenin yarısıdır.
Bugüne değin üniversitelerimiz bilişimle ilgili teknik konularda 190.000’i aşkın kişiye diploma verdi. Genel anlamda bilişim kesimimizde yaklaşık 750.000 kişi çalışıyor. Ekonomik bunalımlardan kurtulana değin, 50 yıllık ulusal yazılım birikimimizi işsizlik çukuruna gömmeden bu hendeği aşabilirsek bizi kimse tutamayacaktır.
CyberMag: Yapılan araştırmalar sonucunda, dünyada 1,5 milyon siber güvenlik uzmanı açığı olduğu söyleniyor. Türkiye’nin dünya pazarından %1 pay aldığı göz önünde bulundurulursa, ülkemizde 15.000 siber güvenlik uzmanına ihtiyaç olduğu söylenebilir. Bu bilgiler ışığında, yeni nesil insan kaynaklarının eğitilmesi ve yetiştirilmesinde, Türkiye’deki üniversitelerin ve STK’ların yeri ve önemi tartışılmaz bir gerçektir.
Ülkemizin bu alanda en köklü STK’larından olan Türkiye Bilişim Derneği Kurucusu ve Onursal Başkanı olarak derneğin kuruluş öyküsünü kısaca anlatabilir misiniz? Söz konusu dernek bilişim alanında etkinlikler düzenleme, eğitimler verme ve çalışma grupları oluşturma gibi birçok faaliyette bulunuyor. Bu faaliyetlerin bilişim sektörünün gelişmesi açısından öneminden söz edebilir misiniz?
Prof. Dr. Aydın Köksal: Görüşlerinize katılıyorum. Evet, şu anda eğitim-öğretimde açık veriyoruz, bir bocalama döneminden geçiyoruz. Buna karşılık başta TBD olmak üzere uğraş alanımızla ilgili otuzun üzerinde sivil toplum kuruluşumuz etkinliklerini yoğun biçimde sürdürerek mesleğimizin, dolayısıyla ülkemizin geleceğine ışık tutmaya çalışıyorlar.
Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlamaya hazırlanırken -iyi bir eşgüdümle- devleti, sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri, her konuda iyi yetişmiş uzmanları, yurtsever çalışkan bireyleriyle Türk ulusu, varlığını tehlikeye atacak her türlü güçlüğü yenmeyi bilecektir.
Kanımca, yenilikçilik çizgisinde değerlendirebileceğimiz fırsatlara karşılık, bilişim sistemleri geliştirme ve yazılım üretim gücümüzde 50 yılda edindiğimiz birikimimizi ve yapabilme bilgimizi (İng. know-how, Fr. savoir-faire) yitirmek, bu yolda karşılaşabileceğimiz tuzakların en büyüklerinden biridir.
CyberMag: Tüm bunların yanı sıra, şu anda Bilişim A.Ş.’nin de yönetim kurulu başkanlığını yürütüyorsunuz. Bilişim A.Ş. şirketini okuyucularımıza tanıtabilir misiniz, yerli ve milli olanaklarla geliştirmiş olduğunuz ürün ve çözümleri tanıtabilir misiniz?
Prof. Dr. Aydın Köksal: Başta bu konuda kısa bir özet koydunuz zaten. Evet, bundan tam 34 yıl önce, akademik yaşamdan kendi isteğimle ayrılarak, 1985’te kurduğum Bilişim Ltd. şirketimizin, bilişim sistemleri tasarım ve gerçekleştirmede, yüksek nitelikli yazılım sistemleri üretmede, üstlendiği 200’ü aşkın önemli projeyi başarıyla gerçekleştirmekle güvenilir bir marka olarak öncülük yaptığını söyleyebilirim. Bu kolay bir iş değil, ama toplumsal çizgide, endüstri-uygarlık-insanlık çizgisinde bir işe yaradığını duyumsamanın tadı, kıvancı bütün bu yorgunluklara değiyor… Bankacılıktan endüstriyel üretim kuruluşlarımıza, bakanlıklarımıza, genel müdürlüklerimize, silahlı kuvvetlerimizden savunma sanayiimize, üniversitelerimizden okullarımızdan planlama, bilimsel ve teknik araştırma kurumlarımıza değin hizmet vermediğimiz alan kalmadı.
Bilişim A.Ş. son 15-20 yılda, Ar-Ge çalışmalarına gittikçe daha büyük ağırlık vererek, kendi yazılım ürünlerini üretmeye yöneldi: BilişimERP, BilişimBI, Bilişim HR gibi ürünlerimizin üretim endüstrilerimize güç kattığını düşünüyorum.
Ben Bilişim A.Ş.’nin öyküsünü de, tıpkı TBD’nin öyküsü gibi, tıpkı öğretim dünyamıza, dilimize ekinimize (ya da kültürümüze) sunduğumuz hizmetler gibi, kendi başarımız olmaktan çok, Türk toplumunun toplam başarısı olarak değerlendirme eğiliminde oldum hep… Gençlerimiz attığımız adımları izleyip bizi desteklemese biz ne yapabilirdik ki! Okyanusta bir damlayız. Olay bir uygarlık yarışı. Ekoloji ile ekonomi aynı sözcükten türev: biri çevrebilimi ise öteki çevrebilgisi…
Örneğin 2009’da, ABD kökenli Computerworld – Bilgisayar Dünyası Onur Programı’nın “Dünya çapında Üstün Başarıya Ulaşmış Yenilikçi Bilişim Projeleri”ne her yıl verdiği ödüllerden “Altın Madalya”yı, Ulusal Yargı Ağı Proje’si ile Türkiye’ye vermiş olmasının onurunu taşıyoruz. Dünyada eşi olmayan ve Türkiye’nin bütün il ve ilçelerindeki ilgililere ve bütün halkımıza hizmet veren bu çevrimiçi dev bilişim sisteminin donanım, iletişim ve sistem yazılımı altyapılarını HAVELSAN üstlenmişti. Bilişim A.Ş. olarak biz on iki alt sistemden oluşan yönetim yazılımının tümünü, 3 aşamada toplam 7 yılda gerçekleştirmiştik. Hiçbir zaman takılmadan günde 24 saat, bütün görevliler, devletimiz, avukatlar, noterler, yargıda davalı/davacı ya da sanık/tanık bütün yurttaşlar, doruk saatlerinde milyonlarca kişi on yıldır kullanmakta…
Bütün bu işler siber güvenlik ve hukukun üstünlüğü sağlanmadan nasıl döner?
Ekonomik kestirimleriyle ünlü Goldman Sachs, Eylül 2009’da açıkladığı raporda, Türkiye’nin 2050’de Japonya, Almanya, Fransa’nın önünde yeryüzünün dokuzuncu büyük ekonomisi olacağını açıkladı. Goldman Sachs’ın uzmanları Türkiye’ye verilen ödülü duymuş olsalar da, besbelli ki Türkiye’nin bilişimdeki birikimini, yazılım mühendisliğindeki gücünü küçümsüyor olmalılar; yalnızca yazılım gücüyle bile, bence Türkiye 2050’lerde yeryüzünün dokuzuncu değil, altıncı ya da yedinci büyük ekonomik gücü olacak; uygarlık bayrağını Türkiye dalgalandıracak!
CyberMag: Son olarak, eklemek istediğiniz başka bir konu var mı?
Prof. Dr. Aydın Köksal: Size ve okurlarınıza, bana yer ve zaman ayırdığınız için teşekkür etmekten, sizlere gelecekte birbirine eklemlenerek çoğalacak başarılar dilemekten başka bir sözüm kalmadı sanırım…
Türkiye’nin parlak geleceğine gençliğimden beri hep inandım; bu inancımı günümüzün zorlu koşullarında bile koruduğumu dile getirme fırsatı verdiniz bana… Sağ olun… Yolununuz açık olsun…