TÜRKTRUST GENEL MÜDÜRÜ ÖNER DEMİRKOL İLE SÖYLEŞİ



TÜRKTRUST GENEL MÜDÜRÜ ÖNER DEMİRKOL İLE SÖYLEŞİ

 

Türkiye'nin lider Elektronik Sertifika Hizmet Sağlayıcısı (ESHS) olan, ulusal ve uluslararası bilişim sektöründe Türk kuruluşu olarak önemli bir yer edinen, Türkiye'de e-devlet ve e-dönüşüm projelerinde pay sahibi olan, araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile bilişim sektörüne katkı sağlayan, güvenilirliği, tarafsızlığı, teknik ve fiziksel altyapısı, güvenlik sistemleri, uzman kadrosu, tamamen kendi kaynaklarıyla geliştirdiği yazılımlarıyla elektronik imza, elektronik sertifika ve zaman damgası alanında hizmetler sunan TÜRKTRUST Bilgi İletişim ve Bilişim Güvenliği Hizmetleri A.Ş. 2004 yılından bu yana faaliyetlerini sürdürmektedir.

Bu bilgiler ışığında, bilgi güvenliği alanında toplumun her kesiminde bilgi ve bilinç düzeyini arttırmak, milli teknolojilerin geliştirilmesine katkı sağlamak, bireysel, kurumsal ve ulusal düzeydeki riskler konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla elektronik imza, elektronik sertifika, zaman damgası, şifreleme, kimlik doğrulama, nesnelerin interneti (IoT), yazılım ve donanım çözümleri alanlarında TÜRKTRUST’ın yapmış olduğu çalışmaları, siber güvenlik hususunda ülkemizin bugünkü konumunu ve gelecek adına yapılması gerekenleri TÜRKTRUST Genel Müdürü Öner Demirkol ile konuştuk…

CyberMag: Öncelikle dünyada ve Türkiye’de bilişim sektörünün bugünü ve geleceği hakkında neler söylemek istersiniz?

Öner Demirkol: Yirminci yüzyılın son dönemiyle birlikte hızla yükselişe geçen bilişim sektörü, çok kısa sayılabilecek bir sürede dünyadaki en önemli sektör haline geldi. Günümüzde, büyüklük ve karlılık bakımından dünyanın önde gelen firmalarının önemli bir kısmını bilişim firmaları oluşturmakta. Bu eğilimin önümüzdeki döneme de hâkim olacağı aşikâr. Türkiye’de de benzer bir süreç yaşanmakla birlikte, henüz bilişim sektörünün Türkiye’nin büyüklük bakımından lider sektörü olduğunu söylemek mümkün değil. Halen ilk sıralarda yer alan firmalarımız sanayi temelli firmalardan oluşuyor. Önümüzdeki birkaç on yıllık süreçte, ülkemizde de bu durumun değişeceğini öngörüyoruz.

CyberMag: Yıllarca bilişim sektöründe ciddi çalışmalara imza atan bir kurumun genel müdürlük görevini yürüten birisi olarak, devletimizin kalkınmasında bilişim sektörünün yeri ve önemi nedir?

Öner Demirkol: Biraz önce de belirttiğim gibi, bilişim sektörünün ekonomilerinde lider sektör haline gelmiş olan ülkeler, kalkınma hızı, refah seviyesi ve dünyada söz sahibi olma anlamında öne çıkan ülkeler haline geliyor. Bu nedenle, ülkemizin de benzer seviyelere ulaşması için, yüksek teknoloji ve yüksek katma değer içeren üretim anlayışının gözetilmesi, bu hedefe yönelik nitelikli bilgi, nitelikli ürün, hizmet ve yatırımların arttırılması için özel sektör olarak üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor. Bunun yanında, bilişim sektörünün sahiplenilmesi ve desteklenmesi önemli bir devlet politikası olarak değerlendirilmelidir. Özellikle yeni sanayi devrimi ile başta imalat sektörü olmak üzere sanayimizin dijitalleşmesi sağlanarak, katma değeri ve rekabet gücü yüksek bir yapıya kavuşturulması, ülkemizin kalkınması açısından çok önemlidir. Devletimizin bu bağlamda yarattığı farkındalığı, sektöre gösterdiği önemi ve stratejilerini ilgiyle takip ediyor ve bu faaliyetlerin artarak devam etmesini bekliyoruz.

 

CyberMag: Son yıllarda ortaya çıkan nesnelerin interneti (IoT) kavramı ve internete bağlı cihaz sayısının artışı, bir başka hayati husus olarak bilgi güvenliği konusunun önemini, yerel ve milli çözümlerin ülkemiz adına geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu bilgiler ışığında, Türkiye’deki Siber Güvenlik Sektörü’nün durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Öner Demirkol: Önceki yıllarda sadece bilgisayar, tablet ve telefonların birbirine bağlanmasıyla oluşan ağ kavramı, bugün artık ev aletleri, kameralar, sensörler ve benzeri cihazların karşılıklı bağlılık ve iletişim halinde olduğu daha geniş bir teknolojik tabanı oluşturdu. Bu da nesnelerin interneti (IoT) kavramının gün geçtikçe hayatımıza daha çok girmesine ve dolayısıyla bu alanda fırsatlar ve tehditlerin oluşmasına neden oldu. Bizce, artan cihaz sayısının, paylaşılan verilerin ve iletişim trafiğinin doğal bir sonucu olarak, verilerin kaynağının doğru tespit edilmesi, bahsi geçen tüm ağlardaki cihazların kimliklendirilmesi ve iletişimin güvenli bir şekilde sağlanması çözüm bekleyen en önemli alanlar haline geldi. Bu çerçevede, biz de TÜRKTRUST olarak yıllardır elektronik imza, elektronik sertifika ve bunlarla ilişkili olarak bilgi güvenliği alanlarında oluşmuş yüksek deneyim ve uzmanlığımızı, nesnelerin interneti sahasına uygulamak ve tüm yeni nesil akıllı sistemlerin güvenilir bir şekilde kimliklendirilmiş cihazlar üzerinden haberleşmesini sağlamak adına, Ar-Ge faaliyetleri ve milli ürün geliştirme çalışmaları yürütüyoruz.

Ülkemizde yıllardır önemli siber güvenlik ürün ve çözümleri üretmekte olan firmalar var. Bununla beraber firmaların önemli bir kısmı sürdürülebilirlik sağlamakta zorlanıyorlar. İhtiyaçları ve dinamikleri hızla değişen bir sektörde değişimlere uyum sağlamakta ve bu değişimlere ürünlerini ve çözümlerini adapte etmekte güçlük çekiyorlar. Bunun başlıca sebebi kaynak problemi olarak ortaya çıkıyor. Yerli teknoloji ve ürün geliştirici firmalar, gerek özel sektörden gerekse de kamudan yeterli alım desteği bulamadıklarından, yabancı rakiplerinin finansal düzeyine yetişemiyor. Bunun sonucunda da kendi iç yatırımlarında ve yeni ürün geliştirme ve iyileştirme faaliyetlerinde yabancı rakiplerin gerisinde kalıyor ve kimi zaman da maalesef sektörün dışına itilebiliyorlar. Kamunun ve özel sektörün en büyük desteğinin, sektördeki firmaların öncelikli müşterileri haline gelmesi olacağına inanıyor, bunun için de ürün yeterlilik ve kalitesinin arttırılması için gerekli kaynaklara ulaşımın kolaylaştırılması gerektiğini düşünüyoruz.

CyberMag: Türkiye siber güvenlik alanında diğer ülkelere göre sizce ne durumda? Son dönemde Siber Güvenlik Kurulunun oluşturulması veya USOM ve SOME birimlerinin hayata geçirilmesi gibi birçok adım atıldı. Siz bu adımları yeterli buluyor musunuz? Rusya veya ABD gibi bu alanda sözü geçen bir ülke konumunda olmak için neler yapmamız gerekiyor?

Öner Demirkol: Bu anlamda ülkemizde önemli bir farkındalık düzeyine ulaşıldığı muhakkak. Bahsettiğiniz gibi sivil ve askeri kamu kurumları başta olmak üzere, USOM ve kurumsal/sektörel SOME’lere yatırımlar yapılıyor, kaynak ayrılıyor. Ancak, unutulmaması gereken en önemli nokta, buradaki en değerli kaynağın insan kaynağı ve yetişmiş iş gücü olduğu. Teknolojik altyapıya ne kadar büyük yatırımlar yapılırsa yapılsın, eğer ilgili teknolojinin yönetimi, takibi, sonuçların analizi, değerlendirilmesi ve müdahale edilmesi yetişmiş, yetkin ve uzman ellere emanet edilmezse, gerekli, doğru, hızlı ve çevik çözümlerin hayata geçirilmesi mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla; ülkemizin, siber güvenliğin her alanında yetişmiş yeterli sayıda insan gücüne sahip olmasını sağlamak, sektörel bakımdan en önemli ödevimiz olarak karşımızda duruyor.

CyberMag: Ulusal güvenlik açısından siber güvenliğin önemi nedir?

Öner Demirkol: Artık tüm dünyada siber güvenliğin ülkeler için ne kadar önemli olduğu kanıksanmış durumda. Önde gelen bir devletin seçimlerine müdahale edildiği iddiaları bile konunun ne kadar önemle izlenmesi gerektiğinin bir kanıtı. Hemen herkesin tahmin edeceği gibi, önümüzdeki yıllarda yaşanacak savaşlar siber dünyada gerçekleşecek ve siber güvenliğin önemi her geçen gün daha da artacak. Siber güvenliğin ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğu anlayışının herkesi kapsayacak şekilde yerleşmesi önemli. Aynı zamanda bilgi sistemleri üzerinden sağlanan her türlü hizmet için siber güvenliğin ve gizliliğin sağlanmasında kritik teknolojilerin ve ürünlerin ülkemizde ve milli olarak üretilmesine önem verilmelidir.

 

CyberMag: Bu alanda, teknik tedbirleri destekleyecek diğer unsurlar nelerdir? Birey, şirket, kurum ve devlet özelinde konuşursak bu hususta neler yapılmalıdır ve nelere ihtiyaç vardır?

Öner Demirkol: Tüm tarafların siber güvenlik risklerini bilmeleri ve bu risklerin sadece kendilerini değil diğer tarafları da etkileyebileceğinin farkında olmaları lazım. Bu farkındalığın ancak eğitim ve sürekli bilgilendirmeyle kazandırılabileceğini değerlendiriyorum. Bunun dışında tüm tarafların işbirliği içinde olmaları ve bilgi paylaşımında bulunmaları, siber güvenlik tehditlerinin hızla bertaraf edilmesine katkı sağlayacaktır. Özellikle ülkemizdeki yaygın fakat yeterli bilince sahip olmadan kullanılan sosyal medya, tüm aktörler için en önemli tehditlerden birisini oluşturmaktadır. Bu gibi durumlarda konunun sadece teknik boyutuyla değil, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla da değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tüm bunların yanında ifade özgürlüğü, mahremiyet ve temel hak ve hürriyetlerin korunmasına da özellikle özen gösterilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

CyberMag: Yapılan araştırmalar sonucunda, dünyada 1,5 milyon siber güvenlik uzmanı açığı olduğu söyleniyor. Türkiye’nin dünya pazarından %1 pay aldığı göz önünde bulundurulursa, ülkemizde 15.000 siber güvenlik uzmanına ihtiyaç olduğu söylenebilir. Bu bilgiler ışığında, yeni nesil insan kaynaklarının eğitilmesi ve yetiştirilmesinde, Türkiye’deki üniversitelerin ve STK’ların yeri ve önemi hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Genelde ne tür oluşumlar var ve ne tür faaliyetler yürütmektedirler?

Öner Demirkol: Sadece siber güvenlik için değil, genel olarak yeni sanayi devrimi yol haritamızın ilk adımı eğitim altyapısının ihtiyaçlara uygun olarak geliştirilmesi ve nitelikli işgücünün yetiştirilmesi olmalı. İlkokuldan başlayarak her seviyede bilişim teknolojilerinin bilinçli kullanımı ve dijital yeteneklerin geliştirilmesine yönelik eğitimler gerekli. Tematik teknik kolejlerden, doktoralı konu uzmanlarına, eğitimcilere alan yetenekleri kazandırılmasından, bilişim teknolojileri konusunda eğitim veren sürekli eğitim merkezlerine kadar, değişik ve geniş bir yelpazede eğitim konusu üzerinde ağırlıkla durmamız gerekiyor. Elbette bu konuda en büyük görev üniversitelere ve Bilgi Güvenliği Derneği gibi STK’lara düşüyor.

CyberMag: Maalesef son dönemde siber güvenlik noktasında bir bilgi kirliliği oluşmuş durumda ve insanlar bu bilgi kirliliği sebebiyle ne gibi önlemler alması gerektiğini tam olarak bilmiyorlar. Siber saldırıların mağduru ya da bu saldırılara istemeden alet olmamak için vatandaşlarımızın alması gereken önlemler sizce nelerdir?  

Öner Demirkol: İlk tedbir özel bilgilerini tanımadıkları kişiler ve platformlarla paylaşmamaları. Gerçek hayatta olduğu gibi siber hayatta da mahremiyete ve gizliliğe önem verilmesi gerekiyor. Son dönemde çokça yaşanan telefonla dolandırıcılık vakalarının belki de adet olarak daha fazlası internet üzerinden yaşanıyor. Bu sebeple kaynağından emin olunmayan her bildirim, haber, talep veya bilgiye tedbirli yaklaşılmalı. Paranoyak olmaya gerek yok elbette, ama ne şekilde olursa olsun her bilginin kaynağı iyi irdelenmeli.

 

CyberMag:  TÜRKTRUST olarak, siber güvenlik ve bilgi güvenliği alanlarında bilişim hizmetleri sunuyorsunuz. Yapmış olduğunuz çalışmalardan, geliştirdiğiniz güvenlik çözümlerinden ve ürünlerinizden bahsedebilir misiniz? Kurum ve kuruluşlara vermiş olduğunuz hizmetler nelerdir? Yeni ürün, proje, entegrasyon hizmetleriniz ve çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Öner Demirkol: TÜRKTRUST, sivil ve askeri kamu kurumları ile özel sektörde önemli projeler gerçekleştiriyor. Bu projelerin hemen tamamında bilgi güvenliği çözümleri projelerin en önemli bileşenlerini oluşturuyor. Kendi elektronik imza ve zaman damgası hizmetlerimizi sunduğumuz, tamamen kendi kaynaklarımızla geliştirmiş ve sürekli iyileştirmekte olduğumuz Elektronik Sertifika Hizmet Sağlayıcılığı (ESHS) altyapımızı, ihtiyaca göre yapılan değişiklik ve uyarlamalarla çeşitli kurum ve kuruluşlar için de hayata geçiriyoruz. Bu bağlamda, güvenlikle ilgili önemli bir kamu teşkilatımızın elektronik sertifika hizmetleri altyapısını başarıyla faaliyete geçirdik ve halen teknoloji desteğini sağlamaya devam ediyoruz. Bir başka büyük kamu kurumu için de benzer bir projeyi yürütüyoruz.

Bunun dışında, benzer bir bilgi güvenliği altyapısının uluslararası güven esaslarına göre hayata geçirildiği, ulaştırma ve lojistik sektöründe çok büyük öneme sahip sayısal takograf sisteminin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesinde kurulmasını sağladık. Sayısal Takograf Araştırma ve Uygulama Merkezi (STAUM) adı altında TOBB tarafından işletilmekte olan bu sistemin teknoloji sağlayıcılığına halen TÜRKTRUST olarak devam ediyor, bir sonraki adımda yine Avrupa Birliği inisiyatifiyle hayata geçirilecek olan yeni nesil akıllı takograf sistemine yönelik hazırlık çalışmalarımızı da yürütüyoruz.

Son dönemde, Ar-Ge faaliyetlerini ulusal bir destek programıyla tamamlamış olduğumuz ve 2018 yılı yaz başından bu yana ticarileştirme faaliyetlerine odaklandığımız bir diğer bilgi güvenliği ürünümüz de EKaaS. Bulutla entegre şifreleme anahtar servisi platformu olarak tanımladığımız bu güvenlik çözümü, siber uzayda güvenli dosya paylaşımını hızlı, pratik ve kişiye özel hale getiren, temelinde simetrik kriptografi teknolojilerini barındıran, şifreli dosya paylaşımını güvenli anahtar yönetimi unsurlarıyla birleştiren yenilikçi bir çözüm. EKaaS’ı bir platform hizmeti olarak bireysel kullanıma sunduğumuz gibi, kurumsal modellerle de kamu ve özel sektörün ihtiyaçlarına cevap veriyoruz.

Sunucular üzerinde yerleşik yazılım uygulamalarına destek veren elektronik kimlik kontrolü ve güvenli erişim sağlayan ürünlerimiz, özellikle güven hizmetleri alanında faaliyet gösteren ve kontrollü bölgelere özel giriş çıkış protokolleri işleten kuruluşlara yönelik çözümlerimiz, finans sektörüne yönelik bilgi güvenliği odaklı yazılım ürünlerimiz, ISO 27001 temelli Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi (BGYS) eğitim ve danışmanlık hizmetlerimiz gibi pek çok ürün ve hizmetimizle, tüm sektörlerin bilgi güvenliği ihtiyaçlarını doğrudan karşılayacak çözümler üretiyoruz.

Gerek sözleşmeli ticari projelerimizde, gerekse yenilikçi ürünler geliştirmek için Ar-Ge Merkezi’mizde yürüttüğümüz şirket içi projelerde, sertifikasına sahip olduğumuz CMMI-DEV/3 modelini ve çevik proje yönetim metodolojilerini bir arada ve en etkin biçimde kullanıyoruz.

Tüm bunların yanında, 10 yılı aşkın bir süredir lider Elektronik Sertifika Hizmet Sağlayıcısı (ESHS) olarak sektöre e-imza ve zaman damgası alanlarında kesintisiz hizmet sunuyor, bu alanda sürekli gelişen teknolojiler uyarınca yeni yazılım çözümleri geliştiriyor, hayatımızın her alanındaki pek çok yazılım uygulamasına e-imza yeteneği kazandırıyor, bu bağlamda önemli firmalarla iş birlikleri yapıyor ve teknoloji desteği sağlıyoruz.

Burada vurgulanması gereken önemli bir nokta da, elektronik sertifika hizmet sağlayıcılığı alanında AB nezdinde hayata geçirilen yeni eIDAS regülasyonu. Bilindiği üzere, Türkiye’deki e-imza mevzuatı AB müktesebatına uyum kapsamında geliştirildi ve uluslararası teknik standartlar uyarınca sektörü düzenliyor. Dolayısıyla, bu yeni eIDAS regülasyonu bağlamında da Türkiye’deki ilgili mevzuat üzerinde çalışmalar yürütülüyor. Biz de TÜRKTRUST olarak bu çalışmalara, önceden de olduğu gibi teknolojik görüş desteği sağlamaya devam ediyoruz.

 

CyberMag: Türkiye’de elektronik imzanın durumundan bahsedebilir misiniz?

Öner Demirkol: Türkiye elektronik imza kullanımında dünyanın önde gelen ülkelerinden bir tanesi. 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu 2005 yılından bu yana yürürlükte. Sağlık, hukuk, gümrük gibi sektörler elektronik imzanın kullanıldığı önde gelen sektörler arasında. Özellikle, bürokrasinin azaltılması ve vatandaşa verilen hizmetlerin hızlı bir şekilde sağlanması amacıyla, elektronik imzanın kamusal işlemlerde kullanılması e-devlet ve e-dönüşüm eylem planlarının önemli bir adımı olarak öne çıkıyor. Kullanıcı sayısı her geçen yıl daha da artıyor, farklı sektörlere yayılıyor ve tüm bu gelişmeler dijitalleşme ve verimlilik olarak geri dönüyor.

Bununla birlikte bazı sorunlar da var. Öncelikle elektronik imzalı yeni uygulamaların yaygınlaşma hızı düşük. Hayata geçirilmiş bazı kamu uygulamalarında ise elektronik imza kullanımı opsiyonel bırakılıyor. Hâlbuki internet üzerinden gerçekleştirilen işlemlerin yasal olarak geçerliliği ve hukuksal kanıt açısından elektronik imza ile yapılması son derece önemli. Bunun dışında, örneğin MERSİS gibi ülkemiz açısından çok önemli bir uygulamada, elektronik imza ülkenin her yerinde aynı şekilde kullanılamıyor. Bazı illerde MERSİS üzerinden elektronik imza ile tüm şirket işlemleri gerçekleştirilebilirken, başka bazı illerde ise otomasyonun henüz tamamlanamamış olması nedeniyle bu işlemler elektronik imza ile yapılamıyor.

Son olarak sektörün yeterince sahiplenilmediğini de vurgulamam gerekiyor. Elektronik sertifika hizmet süreçleri kapsamında sektörde yapılan farklı uygulamalar zaman zaman çeşitli sorunlara sebep oluyor.  Bu gibi durumlarda, sektörün daha hızlı gelişmesini sağlayacak destek ve yönlendirmeler açısından düzenleyici ve denetleyici kuruluşumuzun daha etkin olması önemli katkı sağlayacaktır.

CyberMag: İnsanların hayatına dokunan kararların bilgisayarlar tarafından alındığı bir döneme giriyoruz. Aynı zamanda kritik zararların da verilebileceği bir dönem. Toplumdaki birçok kritik karar otomasyonla verilmeye başlandı. Mesela şu anda ABD’de hâkimlere yapay zekâ algoritmalı yazılımlar veriliyor.

Yapay zekâ algoritmalarının kullanıldığı eğitimden insan kaynaklarına kadar insana dokunan birçok örneği var. Tesla, bir sürücüsüz (otonom) otomobil geliştirdi, fakat hata yaptığında insanlar ölebilecek. Dolayısıyla, yapay zekâ devletin dijital dönüşümünde önemli bir çığır açmasının yanında büyük bir tehdit unsurudur diyebilir miyiz?

Öner Demirkol: Bir tehdit olmadığını söylemek mümkün değil. Malumunuz olduğu üzere, bilişim dünyasında siber güvenlik çözümleri, artan ve uzmanlaşan saldırılara ve ataklara daha kesin ve güçlü karşılıklar verebilmek için çalışan kişiler ve şirketlerce geliştiriliyor. Bir başka deyişle, siber güvenliğin gelişmesindeki temel motivasyon, siber saldırıların ve siber suçların sürekli güçlenme ve artış eğiliminde olması. Tabii ki yapay zekâ teknolojilerinin siber saldırılarda kullanılması, kendini yenileyebilen, geliştirebilen, farklı durumlara uyum sağlayabilen atak tiplerinin oluşmasına imkân sağlamakta, bu da karşılık verilmesi daha güç saldırı tipleri yaratmaktadır. Doğası itibarıyla, belirli kalıplara, modellere bağlı kalmayan, kendini yenileyebilen ve sürekli değişip adapte olabilen yapay zekâ temelli saldırı tiplerine karşılık vermek için, yine yapay zekâ temelli ve sürekli öğrenebilen, farklı atak tipleriyle karşılaşıldığında farklı ve yenilikçi tepkiler verebilen siber güvenlik uygulamalarının geliştirilmesi gerekecektir. Dolayısıyla, yakın gelecekte siber saldırıların ve siber savunmaların daha çok yapay zekâ teknolojileri üzerinde yürütüleceğini, yapay zekâ temelli siber savaşların yaşanabileceğini söylemek hiç de hayalcilik olmaz.

Bununla birlikte, işin saldırı ve savunma tarafını bir kenara bıraktığımızda, yapay zekâya dayanan yeni teknolojilerin sunduğu imkânlar ve getirdiği avantajlar gerçekten çok heyecan verici. İşin güvenlik boyutunu önemsediğiniz ve gereken tedbirleri aldığınız sürece, otonom sistemlerin ve akıllı çözümlerin hızla artacağı geleceğin teknolojilerinden ve uygulama alanlarından uzak kalmamak gerekiyor.

 

CyberMag: Bu bilgiler ışığında TÜRKTRUST, “uluslararası bilişim sektöründe Türk kuruluşu olarak önemli bir yer edinen, Türkiye'de e-devlet ve e-dönüşüm projelerinde ciddi pay sahibi olan bir kuruluştur” diyebiliriz. Peki, yerli ve milli çözümlerin üretilmesi adına, teknokentlerimize, yerli ve milli firmalarımıza düşen görevler sizce nelerdir?

Öner Demirkol: Daha önce de bahsettiğimiz gibi, bizim TÜRKTRUST olarak amacımız, uzmanlık alanımızda ve deneyim sahibi olduğumuz teknolojilerde çözüm yaratabilmek, yenilikçi milli ürün ve hizmetler geliştirebilmek. Bunun için de ulusal ve uluslararası Ar-Ge desteklerini çok önemsiyoruz. Ülkemizde bu alanda son dönemde ciddi ve sevindirici kaynaklar yaratılıyor. TÜBİTAK TEYDEB destekleri, KOSGEB destekleri, benzeri AB kaynaklı desteklerde olduğu gibi, yeni ürün ve hizmetlerin geliştirilmesini, seri üretime geçirilmesini destekliyor. Bunların dışında da, farklı bakanlıkların ve kamu kuruluşlarının ihracatını arttırmaya yönelik çeşitli kapsam ve içerik destekleri de var. Bu desteklerin gerek Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde yer alan, gerekse de kendi bünyesinde Ar-Ge Merkezi barındıran firmalar tarafından etkin bir şekilde kullanılmasının, milli teknoloji üretimini yüksek seviyelere çekebileceğine inanıyoruz.

Ancak burada en az Ar-Ge kadar önemli olan bir başka nokta da, geliştirilen ürün ve çözümlerin ticarileştirilebilmesi. Türk firmaları olarak en büyük sıkıntımızın bu alanda olduğunu söylememiz mümkün. Belirli bir boyuta ve kurumsal derinliğe ulaşmış birkaç lokomotif firmanın dışında, ürünlerini ticarileştirip uluslararası alanda tanınır markalar haline getirebilen maalesef pek az sayıda yerli şirketimiz var. Dolayısıyla, Ar-Ge için olduğu kadar, ürün ve hizmetlerin ticarileştirilebilmesi için de şirketlerimiz teşviklerden yararlanabilmeli, ihtiyaç duyulan eğitim ve danışmanlık hizmetlerine kavuşabilmeli, ulusal ve uluslararası tanıtım ve pazarlama faaliyetlerini bu teşviklerle destekleyebilmeli. Bizim beklentimiz, Ar-Ge destek modelleri kadar, benzerlerini AB’de gördüğümüz ticarileştirme desteklerinin de ilgili kurumlarımız tarafından yaygınlaştırılması ve çeşitlendirilmesi; şirketlerimizin de ticarileştirme konusunu daha iyi kavramaları ve uzun vadede sürdürülebilirliğin ve rekabetin doğru ticarileştirmeden geçtiğini anlayarak, bu konuda da kendilerini geliştirmeleridir.

CyberMag: TÜRKTRUST olarak, siber ve bilgi güvenliği konusunda çalışma yürüten sivil toplum kuruluşlarına, derneklere ve yayın organlarına destek veriyorsunuz. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda, sektör üzerinde bir sinerji oluşturmak ve farkındalık yaratmak adına sivil inisiyatif organlarına düşen görevler nelerdir?

Öner Demirkol: Türkiye’de sivil toplum kuruluşları oldukça aktif. Bilgi Güvenliği Derneği  (BGD) ve CyberMag dergisi başta olmak üzere, siber güvenlik ve bilişim alanında pek çok sivil toplum kuruluşu ve yayın organı faaliyet gösteriyor. Bu kuruluşlar da gelişen teknolojileri yakından takip ediyor, faydalı içerikleri, uzmanlıkları bir araya getiriyor ve üyelerine, takipçilerini, okurlarına ulaştırıyor. Çok sayıda konferans, seminer, panel ve benzeri organizasyon düzenleniyor. Tüm bunlar, toplumda farkındalık oluşturmak, bilgi paylaşımı sağlamak ve farklı kuruluşlar arasında sinerji yaratmak bakımından çok olumlu.

Ancak, her konuda olduğu gibi bu faaliyetlerin de amacından sapması, içerik kalitesi ve doyuruculuktan uzak yayın ve etkinlik enflasyonunun oluşması en büyük tehlike olarak görünüyor. Böyle bir durumda takipçilerin en doğru, en güncel ve en kaliteli içeriğe ulaşabildiklerinden emin olması da maalesef zorlaşabiliyor. Bu nedenle, saygınlığı, derinliği ve deneyimi olan organizasyon ve yayınların devamlılığının sağlanması ve sektörün her kesiminden ilgi ve destek görmesi çok önemli. Nicelikten çok niteliğin önemli olduğu bir sektör ve teknoloji alanında, bu kalite seviyesinin mutlaka korunması gerekiyor.

CyberMag: CyberMag, siber dünyadaki riskler ve siber güvenlik konusuna odaklanmış Türkiye’nin ilk basılı ve elektronik dergisi olarak farkındalığı artırmayı ve insanları bilgilendirmeyi amaç edinmektedir. Bu amaçla yola çıkan ve yayın hayatına daha yeni başlayan CyberMag hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Öner Demirkol: CyberMag yayınlarını ilk günden beri ilgiyle takip ediyoruz. Sektördeki önemli bir boşluğu doldurduğunu, güncel ve kritik konuları okuyucularına ulaştırdığını, güvenilir bir bilgi, deneyim ve uzmanlık paylaşım mecrası haline geldiğini sevinerek görüyoruz. Bundan sonraki yayın hayatınızda da sizlere başarılar diliyorum…

 

 

 

 


İlginizi Çekebilecek Yazılar








İletişim | Gizlilik | Kullanım Koşulları