Beyin Korsanlığına Doğru…
Beyin Korsanlığına Doğru…
Mevcut teoriler, akademik bilgi birikimi, gelişen teknolojiler ve altyapılar, yapılan çalışmalar, sunulan uygulamalar, gelecek öngörüleri, sahip olunan yetenekler değerlendirildiğinde ve gelecekte hayata geçirilmesi düşünülen projeler düşünüldüğünde; “düşüncelerimiz öğrenilebilir mi? Beyin veya düşünce korsanlığı mümkün mü?” gibi sorular takılıyor insanın aklına. Peki, bu mümkün müdür?
Beyin korsanlığı (brain hacking) son yıllarda üzerinde tartışılan ve araştırma yapılan konulardan olup tanım olarak nörobilim, davranış psikolojisi ve sosyoloji gibi alanların sağladığı bakış açılarından faydalanılarak bireyin zihinsel durumunu, bilişsel süreçlerini veya işlev seviyesini etkilemek için teknikler, teknolojiler, yöntemler ve yaklaşımlar kullanılarak yapılan saldırılara verilen isimdir. Bu tür çabaların amacı; her nekadar, kişisel gelişime katkı sağlama, bilişsel işlevi geliştirme, etkinlik ve mutluluğu optimize etme gibi sağlık tabanlı sebeplere dayandırılsa da aslında amacın bireysel davranışları etkileme, pazarlamayı veya satışları artırma, bireyin zafiyetlerinden ve güvenlik açıklarından yararlanmaya yöneliktir. Zihin okuma, algı yönetimi vb. konular da bu başlık altında yer almaktadır.
İnsanın nasıl düşündüğünü, davrandığını veya hareket ettiğini anlama ve bunu algoritmik hale dönüştürme çalışmaları, 1950’li yıllardan günümüze artarak devam etmektedir. Temel amaç; beynin muhteşem özelliklerini kullanarak karşılaşılan problemleri zekice çözecek yaklaşımlar geliştirmektir. Günümüzde bu çalışmalar daha kapsamlı hale gelmiş, boyut değiştirmiş, yeni bakış açıları geliştirmemize yardımcı olmuş ve yeni hedeflere bizleri odaklamıştır. Bazı örnekler aşağıda verilmiştir.
- Elon Musk’ın“insan beynini bilgisayara bağlamayı” hedeflediği Neuralink girişim projesi,
- MIT’nin “Yapay Zekâdan”, “Yapay Genel Zekâya” geçiş çalışmaları,
- Google, Facebook, Twitter vb. şirketlerin geliştirdikleri ve kullanıcılara sundukları güvenliği ve mahremiyeti dikkate almayan akıl almaz uygulamaları,
- Büyük veri analitiği ile sadece kişilerin değil toplumsal davranışların, hareketlerin, düşüncelerin analiz edilmesi ve modellenmesi,
- Stanford Üniversitesi’nde yapılan fare beyninin uzaktan kontrolü çalışması,
- IBM'in insanlarla konuşup argümanlar üretmek için tasarladığı yapay zekâ tabanlı bilgisayarı: Project Debater,
- Cambridge Üniversitesi’nden "Gözlerden Zihin Okuma Testi" adını verdikleri bir "bilişsel empati" testi,
- UCLA ve Caltech’de düşünce ile bilgisayar faresi imlecinin kontrolü
- Philips’in düşünce ile ev aletlerini kontrol etme projesi,
- Bilgisayarların insanları, hayvanları ve cisimleri nasıl düşündüğü, anladığı ve tanımladığını anlamaya çalışan “Google Deep Dream ve Resimlerden Hikayeler Üretme” projeleri,
- 2200 TED konuşmasından öğrenerek konuşma yapabilen yapay zeka sistemi (Machine Generated Talks),
- IO Yapay Zeka Sistemi,
- Her kullanıcının ayrı iletişim biçimini ve düşünme şeklini taklit etmeye çalışan kişisel robotlar (BOT),
- MindRider: Duygusal Durum Ölçme,
- Sosyal medya kullanımlarını skorlama,
- Psikolog Michal Kosinski’nin yapay zekâ yaklaşımları ile kişilerin cinsel tercihlerini, politik görüşlerini, duygu durumlarını, karakterini, kişisel özelliklerini sadece yüz resimlerinden algılanabileceği ile ilgili çalışmaları ve açıklamaları,
- “Brain Initiative”, “Human Brain Project”, “Brain-Machine Interface” vb. çalışmaları,
gibi pek çok bilgiler, bulgular ve açıklamalar, beraberinde yeni pek çok soruyu da aklımıza getirmektedir. Yukarıda örneklendirilen durumlara baktığımızda, teknolojik gelişmeler bizleri büyülemekte, hayatımızı kolaylaştırmakta, pek çok yenilik sunmakta fakat yeni korkuları ve tehditleri de beraberinde getirmektedir. Beyin ve zihin korsanlığı, beyni ele geçirme veya kontrol altına alma, zihin okuma, yüz okuma, duygu ve his algılama, algı yönetimi gibi hususlar değerlendirildiğinde, aslında beynimiz büyük bir tehdit altındadır. İsterseniz Tristan Harris, Michal Kosinski veya Yuval Noah Harari'nin konuşmalarını internetten bulup izleyiniz. Beynimiz ‘hack’lenir mi? sorusuna cevabı siz veriniz.
Bu ay dergimizde farklı konulara yer verdik. “Savunma Sanayii ve Siber Tehditler” bu sayımızın ana konusu oldu. Konferans başkanlığını yaptığım, “Uluslararası Büyük Veri, Derin Öğrenme ve Siber Terörle Mücadele Kongresi’nin” sonuç bildirgesine yer verdik. Bunun yanında; yasa dışı kripto madencilik çiftliklerinin 2019 yükselişi ile Michigan Üniversitesi’nin yayımladığı bir araştırmada aceleci insanların siber saldırılara kurban gitmeye yatkınlığı konusunu ele aldık. Bulut çözümler ile akıllı şehirler yaratmak için öne çıkan 5 ipucuna,dolandırıcıların en sık kullandığı 5 hileye ve kamu kurumlarının siber direncini artıracak 6 adıma, Pardus’a yerli olarak geliştirilen virüs koruma yazılımına yer verdik. Yapay zekâ sektöründe ihtiyaç duyulan yeni meslekleri tanıttık. STM Siber Güvenlik Raporu ile Bilgi Güvenliği Derneği tarafından kamuoyuna açık kaynak olarak sunulan "Siber Güvenlik ve Savunma, Farkındalık ve Caydırıcılık" kitabına yer verdik.
Son olarak, verilerimizi korumaya gösterdiğimiz hassasiyeti; beyinlerimize veya zihinlerimize yapılan saldırılara karşı kendimizi korumak içinde gösterelim…
Prof. Dr. Şeref SAĞIROĞLU